FLAPPING in Turkish translation

• çırpmaya
• çırpınmayı
• kanat çırpma
• çırpıntısı
• kanat çırpmayı
• çırparak
• çırpma
• çırpınan
• çırpınmayan

Examples of using Flapping in English and their translations into Turkish

Asses flapping in the wind.
Ahmaklar rüzgârda kanat çırpıyor.

A flapping of butterfly wings!
Kelebek kanatlarının çırpışı!

Flapping her arms and draw his fire.
Diane, kollarını çırparak çevresinde… koşarsa,

Flapping fish here!
Çırpınan balık var!

Wings flapping.
Kanat çırparak.

Cause he's after me with his wet, flapping.
Çünkü peşimde, şu ıslak, çırpınan.

The sheer effort of flapping their wings is taking its toll.
Gayretle kanat çırpıyor olmanın bedelini ödemeye başlıyorlar.

But you keep flapping your gums, and the cops will be happy to stop by.
Sen gevezelik etmeye devam et. Polisleri seve seve çağırırım.

Stop your flapping about bird.
Kuş hakkında kanat çırpışlarını durdurun.

Poor kid tried flapping his arms, but it just kept him from protecting his face.
Zavallı çocuk kollarını sallamaya çalıştı, ama yüzünü korumasını engelledi.

Flapping bells propel them towards the light that will feed this symbiosis.
Dalgalanan çan gibi vücutlarıyla bu simbiyozu besleyecek ışığa doğru yol alıyorlar.

A butterfly flapping its wings in America could cause or prevent a tornado in Indonesia.
Amazon Ormanlarında bir kelebeğin kanat çırpması, ABDde fırtına kopmasına neden olabilir.

Would whoever is making that flapping sound quiet down?
Şu kanat sesi kimden geliyorsa sessiz olsun?

Would you stop flapping that thing?
Şu şeyi sallamayı keser misin?

Stop flapping your arms.
Kollarını çırpmayı bırak.

The flapping kind.
Kanat çırpan türden.

Fabric Flapping.
Kumaş hışırtısı.

Wind Whooshing- Tent Flapping.
Rüzgar uğultusu- Çadır Çırpan.

Ty, your dad's flapping.
Ty, baban mızmızlanıyor.

Everything's loose and flapping around.
Gevşek ve etrafta sallanıyor.