INSCRUTABLE in Turkish translation

[in'skruːtəbl]
[in'skruːtəbl]
gizemli
mystery
secret
mysterious
mystique
enigma
arcana
esrarengiz
mysterious
mystery
uncanny
enigmatic
weird
strange
occult
eerie
inexplicable
inscrutable
esrarlı
pot
marijuana
weed
cannabis
hash
joint
dope
reefer
hashish
meth
kontratın bağlayıcı olduğunun farkındalar ama sanatçıların gizemli
anlaşılmaz
incomprehensible
vague
unintelligible
inexplicable
obscure
elusive
weird
inconceivable
unfathomable
indecipherable

Examples of using Inscrutable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
But the Sphinx is only a statue beset by the sands of the Nile which accounts for the humps on the camel and the Sphinx's inscrutable smile.
Ama Sfenks, Nilin kumlarıyla çarpılmış bir heykelden başka bir şey değildir… bu da devenin hörgücü ile Sfenksin esrarlı gülümsemesini açıklıyor.
Related to something unknown… whose meaning was inscrutable. Like an injunction from heaven… Like an order from God.
Çözülemez bir isteği gibi. bir buyruğu, Tanrının anlamı… Gökyüzünün neyle ilgili olduğu bilinmeyen.
Related to something unknown… Like an order from God… Like an injunction from heaven… whose meaning was inscrutable.
Çözülemez bir isteği gibi. bir buyruğu, Tanrının anlamı… Gökyüzünün neyle ilgili olduğu bilinmeyen.
you are most surely worthy Agnes, you who have long borne this inscrutable suffering.
böyle uzun acılara katlandın… bizim için elçi olmaya… en layık kişisin.
Masked… and inscrutable.
Maskeli, esrarengiz.
I'm inscrutable, huh?
Anlaşılmazım, değil mi?
Into the inscrutable mind of the Chinese.
Kendisi bize anlaşılmaz Çinli zekası hakkinda ipuçlari verecek.
And so inscrutable, Like a woman.
Güzel.- Esrarengiz bir kadın gibi.
Honestly, I find that man completely inscrutable.
Açıkçası ben bu adamı hep esrarengiz bulmuşumdur.
Honestly, I-I find that man completely inscrutable.
Açıkçası ben bu adamı hep esrarengiz bulmuşumdur.
God knows what's in there. She's inscrutable.
Kim bilir kafasından neler geçiyor.
If they sense that you have power, you're inscrutable.
Bu hissi yayarsan gizemli olduğunu… Güçlü olduğunu sezerlerse, etkin altına girerler.
Inscrutable look on your face. Jackson, there's a funny.
Jackson, yüzünde tuhaf ve anlaşılmaz bir ifade var.
Jackson, there's a funny, inscrutable look on your face.
Jackson, yüzünde tuhaf ve anlaşılmaz bir ifade var.
He works to solve inscrutable and complicated cases.
Gizemli ve karışık davaları çözmekle uğraşır.
Of course, the inscrutable and mute Mr Wing who wears a bell on his hat.
Elbette. Gizemli Bay Wing dilsiz. Ve şapkasında bir zil var.
Who purchased my inscrutable lady?
Esrarengiz leydimi kim satın almış?
The inscrutable Brahmin.
Şu gizemli Brahman.
GOATS BLEATING} Some inscrutable yet yearning things.
Bazı esrarlı henüz özlem şeyler.
A charming inscrutable actor, through and through.
Büyüleyici esrarengiz bir aktör, doğrudan doğruya.
Results: 108, Time: 0.0531

Top dictionary queries

English - Turkish