Examples of using Instability in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Attempts to deepen my relationship with Emma have been hindered by her clear emotional instability.
Emma ile derin bir bağ kurma girişimlerim onun duygusal kararsızlığı tarafından engellendi.You unstable? Detects instability.
Given man's nature, it might bring us only instability and chaos.
The great atmospheric instability has been forming different supercells in permanent rotation.
Farklı farklı süper hücreler oluşturuyor ve hepsi kalıcı rotasyona sahip. Büyük atmosferik kararsızlık.You're approaching a zone of possible instability.- I don't know.
International security, the global economy, the instability of oil prices.
Uluslararası güvenlik, evrensel ekonomi, petrol fiyatlarının istikrarsızlığı.This witch may help us understand this instability.
Bu cadı bize bu kararsızlığı anlamamızda yardım edebilir.However, we believe that mental instability on the part of the pilot was a primary cause.
Though the physical changes that your body is going through can enhance any underlying emotional instability.
Vücudunda meydana gelen fiziksel değişimler,… bilinçaltında yatan duygusal dengesizliği arttırabilir.Or emotional instability can also be a cause of somnambulism. But psychological unrest.
Ama psikolojik huzursuzluk ya da duygusal dengesizlik uyurgezerliğin bir sebebi olabilir.You're approaching the zone of possible instability. I don't know.
Bilmiyorum. Muhtemelen kararsız bir bölgeye yaklaşıyorsun.International security, the global economy, the instability of oil prices.
Ulusal güvenlik, Evrensel ekonomi, petrol fiyatlarının istikrarsızlığı.Dr. Watermann's notes- the instability.
Dr. Watermannın notları, kararsızlık.We have been bombarding the instability with verteron particles.
Kararsız alt uzay alanını… verteron parçaları ile bombalayacağız.Instability is the way capitalism functions.
İstikrarsızlık, kapitalizmin iş görme biçimidir.Instability and drama.
İstikrarsızlık ve olay.So, he's trying to take advantage of the instability that he created?
Yani kendi yarattığı dengesizlikten yararlanmaya mı çalışıyor?In Indonesia, the instability of the rupee makes it impossible to maintain a business.
Endonezyada rupinin değişkenliği bir işi sürdürmeyi imkansız kılıyor.Is it possible her decision was influenced by this instability?
Kararının bu dengesizlikten etkilenmiş olması mümkün mü?Any more instability, and everybody loses.
Biraz daha istikrarsızlıkta, herkes kaybeder.
