MAKING A DIFFERENCE in Turkish translation

['meikiŋ ə 'difrəns]
['meikiŋ ə 'difrəns]
fark yaratmak
to make a difference
fark yaratan
fark yaratmaya
to make a difference
fark yaratmalarını
to make a difference

Examples of using Making a difference in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I know, making a difference.
Biliyorum, bir fark yaratmak.
And I want to keep making a difference.
Ben artık bir fark yaratmak istiyorum.
I want to believe we're doing good, making a difference.
İyi bir şeyler yapıp bir fark yarattığımıza inanmak istiyorum.
And I wanna keep making a difference.
Ben artık bir fark yaratmak istiyorum.
I like making a difference.
Ben fark yaratmayı seviyorum.
There's no making a difference anymore.
Bu hiçbir şeyi değiştiremez artık.
Think any of this is gonna end up making a difference?
Bu işin sonunda sence bir fark yaratabilecek miyiz?
Plus the knowledge that you're really making a difference.
Ayrıca bir fark yarattığınızı bilmiş olacaksınız.
But I want to introduce one of my heroes. You're all heroes tonight for making a difference.
Bir fark yarattığınız için bu gece hepiniz birer kahramansınız.
It's about making a difference.
Farklı olmakla alakalı.
I'm finally embracing my destiny… out there making a difference.
Sonunda kaderimi kabul etmem bir farklılık yarattı.
Great job, really making a difference.
Harika iş, bir farklılık yarattın.
They are about making a difference in a child's life.
Asıl konu çocuğun hayatında bir fark yaratabilmektir.
Maybe tinting your visor's making a difference. I don't know.
Sebebini bilmiyorum. Siperini boyamamız bir farklılık yaratmıştır belki de.
Making a difference… it's awesome.
Fark yaratmaya çalışman-- bu müthiş.
and distract them from making a difference and becoming leaders.
dikkatlerini dağıtarak fark yaratmalarını da lider olmalarını da engeller. Medya kızlara değerlerinin vücutlarından ibaret olduğu mesajını gönderirse.
Keep fighting, keep making a difference. One where we need to keep showing up.
Göstermeye devam etmemiz gereken yerlerden biri, savaşmaya devam et, fark yaratmaya devam et.
keep making a difference.
savaşmaya devam et, fark yaratmaya devam et.
I think about how those people are out there every day… making a difference, leading big lives… and how they refuse to be intimidated by the tremendous odds of failure they face.
Her gün bu insanların işlerine gidip,… fark yarattıklarını, hayatlara yön verdiklerini… Ve karşılaştıkları başarısızlık ihtimali korkusunu nasıl reddettiklerini.
Sullenberger's second book, Making a Difference: Stories of Vision and Courage from America's Leaders,
Sullenbergerın ikinci kitabı, Fark Yaratalım: Amerika Liderlerinden Vizyon Hikâyeleri
Results: 69, Time: 0.0642

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish