WON'T HAVE in Turkish translation

• olmayacak
• yok
• kalmayacak
• hiç
• var mı
• daha
• kalmaz
• sahip olamaz
• içmeyeceğine

Examples of using Won't have in English and their translations into Turkish

I can take your name, but I won't have a table for about an hour.
Ama bir saat kadar daha masam boşalmayacak.

If you talk, you won't have enough time to eat with your slow eating pace.
Yemek yemeye zaman kalmaz. Konuşursan senin hızındaki biri için.

This won't have a happy ending.
Bu isin sonu iyi olmayacak.

Broke my phone, won't have it for the night.
Telefonumu kırdım, bu gece yok.

Stop him! Ben won't have a chance.
Durdurun şunu, Benin hiç şansı olmayacak.

Then she won't have any excuses.
O zaman başka bahanesi kalmaz.

I won't have time.
Hiç zamanım yok.

If the Wulvers find us, we won't have a chance.
Wulverler bizi bulursa şansımız olmayacak.

No, then you won't have any, we will share ours.
Hayır, o zaman sana kalmaz, bizimkileri paylaşalım.

Won't have chance to survive The fragile human.
Hayatta kalma şansı yok Kırılgan insan.

But this probably won't have a happy ending.
Büyük ihtimalle mutlu son olmayacak.

If the Wulvers find us, we won't have a chance.
Wulverlar bizi bulursa şansımız yok.

We won't have a happy ending.
Bizim mutlu bir sonumuz olmayacak.

The earthling won't have galactic power until I get it working again.
Ben sorunu çözene kadar, dünyalının Galaktik Gücü yok.

And you won't have anything.
Seninse bir şeyin olmayacak.

I won't have the strength.
Benim buna gücüm yok.

Look people if we can't get through this the yearbook… won't have a theme.
Bakın eğer bunu yapamazsak yıllığınızın bir teması olmayacak.

We won't have much longer to wait.
Daha fazla beklemeye tahmmülümüz yok bizim.

And we won't have a team.
Ve bizim bir timimiz olmayacak.

We won't have a chance.
Bizim şansımız yok.