KARANLIK in English translation

dark
karanlık
koyu
kara
siyah
esmer
bitter
hava karardıktan
darkness
karanlık
black
siyah
kara
zenci
sade
karanlık
koyu
shady
karanlık
kötü
gizli
şüpheli
gölgeli
şaibeli
üçkağıtçı
sahtekar
blackness
karanlık
siyahlık
darkened
karardığını
karanlık
darkest
karanlık
koyu
kara
siyah
esmer
bitter
hava karardıktan
darker
karanlık
koyu
kara
siyah
esmer
bitter
hava karardıktan
blackest
siyah
kara
zenci
sade
karanlık
koyu

Examples of using Karanlık in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Panik, çığlıklar. Karanlık.
Panic, screaming. Blackness.
Hayatınızda görebileceğiniz en iri, en kötü, en karanlık uyuşturucu satıcısıdır.
The biggest, baddest, Blackest drug dealer you would ever seen in your life.
Panik, çığlıklar. Karanlık.
Blackness. Panic, screaming.
Muhemelen bu hayatımda gördüğüm en karanlık geceydi.
Then it turned into probably the blackest night I have seen in my life.
yıldızlar, karanlık… Hepsi ölü.
Everything else, the stars, the blackness.
Bu gözlerin arkasında sadece ve sadece karanlık… ve ışıksızlık var.
The absence of light. Behind these eyes one finds only blackness.
Bir ıstırap ve umutsuzluk anıydı karanlık her yanımı kuşatmıştı.
A moment of anguish and despair… Blackness all around me.
Karanlık fırtınalı bir gecede çevreden mi geçiyordun?
Just passing the neighborhood on a dark and stormy night?
Sence karanlık tarafa teslim olması nasıl yardımcı olabilir?
You think turning him over to the dark is helping?
Eğer Dysonın, öldürsünler diye karanlık tarafa teslim olacağını düşünüyorsan, yanılıyorsun.
Dyson's gonna hand himself over to the dark to be executed.
Böyle karanlık ve fırtınalı bir gecede!
Not on a dark and stormy night like this one!
Ev karanlık. Herkes aşna fişne yapıyor!
Our house in darkness, and couples necking all over the place!
Daha önce böyle sessiz, karanlık ve ıssız bir mağara görmemişinizdir!
You will never find a darker, quieter or lonelier place than a cave like this!
Neredeyse karanlık basacak.
It will be dark soon.
Duvarın karanlık kısımlarından içeri giriyorlar.
They're coming through the wall down where it's dark.
Karanlık, ıslak, ve ben bir bok göremiyorum.
It's dark, it's wet, and I can't see shit.
Az sonra karanlık bastıracak, geri dönmek zor.
It will be dark soon, difficult to come back.
Çocukluğumu karanlık gecelerde… ve gençliğimi karanlık işlerde geçti.
I spent my childhood in dark nights and my youth doing dark deeds.
Ruhlar karanlık ve kötü niyetli, Doğrusu kızınız onların elinde.
The spirits are dark and malevolent, and they do indeed have your daughter.
Karanlık yollar Kibirli yollar.
The ways that are dark And the ways that are vain.
Results: 22902, Time: 0.0361

Top dictionary queries

Turkish - English