CAN BARELY - Turkce'ya çeviri

[kæn 'beəli]
[kæn 'beəli]
zar zor
barely
hardly
bile zor
can barely
hardly
can hardly
barely had
even harder
hard enough
's difficult even
bile
even
already
could
never
barely
hardly
zorlukla
barely
hardly
with difficulty
challenge
hard
hardship
güçlükle
barely
hardly
difficulty
can scarcely
hardship
trudging
anca
only
barely
just
all
can
get
take
edebiliyor gözlerim dolacaktı
ayakta zor
nadiren çıkabilen

Can barely Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I can barely hear you, Your Reverence.
Sizi güçlükle işitiyorum, saygıdeğer peder.
baby. I can barely count my own fingers.
ben parmaklarımı bile zor sayıyorum.
She can barely get out of bed.
O yataktan bile çıkmıyor.
Heaving breasts. Her crisp, white nurse's uniform can barely contain her.
Zorlukla zapt ediyor. O dar, beyaz hemşire üniforması inip çıkan göğüslerini.
He's three years old. He can barely read his name.
Daha üç yaşında, kendi adını bile zor okuyor.
Oh… I can barely remember what I had for dinner last night.
Oh… ben dün akşam yemeğinde ne yediğimi bile hatırlamıyorum.
And I can barely breathe.
Ve zorlukla nefes alıyorum.
He can barely write a grocery list, let alone a letter.
Mektubu geç, alışveriş listesini bile zor yazıyor bu adam.
To lure the beast with strategy. Duhamel can barely disguise his soldiers as women.
Duamel, o hayvanı yakalamak için askerlerini kız kılığına… bile soktu.
I'm with Lexi Winston who can barely contain her excitement.
Heyecanını zorlukla bastırabilen Lexi Winstonla birlikteyim.
She's gonna close that door soon, and I can barely breathe.
Birazdan kapı kapanacak ve ben bile zor nefes alıyorum.
Chopper? We can barely afford a bicycle.
Helikopter mi? Bisiklete bile paramız yetmez.
Get real, he can barely stand up.
Gerçekçi ol, adam ayakta zorlukla duruyor.
He can barely write his name in the ground with a stick!
O, adını bir çubukla yere bile zor yazar!
We can barely afford a bicycle. Chopper?
Helikopter mi? Bisiklete bile paramız yetmiyor?
At that speed, your reactions can barely keep up with these sudden changes in direction.
O hızdayken, verdiğiniz reaksiyonlarla yön değişimine zorlukla ayak uydurabiliyorsunuz.
We can barely afford a bicycle. Chopper?
Helikopter mi? Bisiklete bile paramız yetmez?
I can barely see you without my glasses.
Gözlüklerim olmadan seni zorlukla görüyorum.
Except that Jenny can barely stand the sight of me.
Ama Jenny beni görmeye bile katlanamıyor.
The guy's so dumb he can barely tie the laces.
Herif o kadar salak ki bağcıklarını bile zor bağlıyor.
Sonuçlar: 291, Zaman: 0.0652

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce