BARELY - Turkce'ya çeviri

['beəli]
['beəli]
zar zor
barely
hardly
bile
even
already
could
never
barely
hardly
neredeyse
almost
nearly
practically
hardly
virtually
barely
's
çok az
very little
very
barely
so little
hardly
too little
so few
too few
minimal
rarely
ancak
but
however
only
barely
pek
not
very
much
so
many
hardly
well
exactly
barely
lot
zorlukla
barely
hardly
with difficulty
challenge
hard
hardship
hiç
never
not
ever
no
any
güçlükle
barely
hardly
difficulty
can scarcely
hardship
trudging
yeni
new
just
newly
fresh
recently
zor bela

Barely Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Okay. My dad barely comes in here, so you should be fine for the night.
Babam nadiren buraya girer,… geceyi burada geçirebilirsin. Tamam.
I think you're beautiful. and i'm barely divorced, and… you're married.
Sen evlisin… ve ben yeni boşandım.
Well, how would you do it? Barely. Yeah.
Peki bunu nasıl yaptınız? Evet, güçlükle.
We can finish what we barely started.
Zoraki başladığımız işi bitirebiliriz.
I would barely get a blender with that!
Bununla zor bela bir mikser alırım!
My dad barely comes in here, so you should be fine for the night. Okay.
Babam nadiren buraya girer,… geceyi burada geçirebilirsin. Tamam.
Barely. Well, how would you do it? Yeah.
Peki bunu nasıl yaptınız? Evet, güçlükle.
I have barely got rid of Sir Percival. Christ!
Tanrı aşkına. Sir Percivaldan yeni kurtuldum!
You barely came up to here. The last time we saw each other.
Seni en son gördüğümde, anca burama geliyordun.
I can barely sing.
Zoraki şarkı söyleyebiliyorum.
He was so beautiful, he could barely breathe!
O kadar güzeldi ki zor bela nefes alırdı!
I was barely feeding on people,
Nadiren insanlarla besleniyordum.
I suppose it's barely worth half a crown!
sanırım güçbela yarım kron eder!
Barely. Yeah. Well, how would you do it?
Peki bunu nasıl yaptınız? Evet, güçlükle.
Sometimes barely, sometimes ridiculously.
Bazen zoraki, bazen saçma sapan.
Groans I can barely breathe in this.
Bunun içinde zor bela nefes alabiliyorum.
Two marriages, a stepson who barely wants anything to do with me.
İki evlilik, benimle nadiren bir şeyler yapmak isteyen bir üvey oğul.
Barely. Well, how would you do it? Yeah.
Peki bunu nasil yaptiniz? Evet, güçlükle.
Barely two days.
Zoraki, iki gün.
It was so beautiful, he could barely breathe!
O kadar güzeldi ki zor bela nefes alırdı!
Sonuçlar: 5048, Zaman: 0.082

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce