BARELY EVEN - Turkce'ya çeviri

['beəli 'iːvn]
['beəli 'iːvn]
bile zar zor
barely
i can barely
barely even
can hardly
i can't even hardly
have hardly had
hatta zar zor
barely even
bile anca

Barely even Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Barely even finished high school.
La gelmesi… ve okulu da güçbela bitirdi.
If she barely even says a word to the teachers,
Hocalara bile zar zor cevap veriyor,
You and I mean nothing to each other. That I barely even know you, which is of course true.
Ben bile zar zor biliyorum, hangi süreçcin doğru olduğunu… ve başta birbirimize hiçbir şey ifade etmiyorduk.
That I barely even know you, which is of course true…
Ben bile zar zor biliyorum, hangi süreçcin doğru olduğunu
I don't know. At this point, I… I barely even remember last night, let alone the guys leaving this morning.
Bilemiyorum, şu anda bırak bu sabah adamların gidişini dün geceyi bile zar zor hatırlıyorum.
and we were barely even alive during the'70s.
70lerde bile zar zor hayattaydınız.
But you can barely even survive.- Says the expert. You people think you're so wise.
İnsanlar çok bilgili olduğunu düşünüyor ama hayatta bile zar zor kalabiliyorsun. Uzman söylüyor.
We have barely even started and already the festival has seen more attendance than last year's Sundance festival.
Daha yeni başladık ve şimdiden geçen senenin Sundance festivalinden daha fazla katılım var.
I would barely even call it a kerfuffle… because Margaret was wearing some of Adelaide's old jewelry that Summer believed belonged to her.
Kavga bile zor denir aslında çünkü Margaret Adeliadenin mücevherlerinden takmıştı ki Summerda onları kendininkiler sanıyordu.
I barely even hung out with Matt, and he's my cousin.
Mattle bile zor takılırdım ki adam benim kuzenim.
The degeneration of this little guy's internal organs has barely even started, so his cellular structure's intact.
Bu küçük canlının iç organları daha yeni bozulmaya başlamış o yüzden hücresel yapısı daha bozulmamış.
I know this might seem a little out of place because we barely even know each other.
Biliyorum bu biraz bardağı taşırmak gibi görünebilir… çünkü birbirimizi bile yeni yeni tanıyoruz.
before paranoia created in this person before me someone I can barely even recognize as my own brother.
öz kardeşim olarak tanımakta bile zorlandığım kişiyi oluşturmadan önce.
Barely even stings.
Neredeyse hiç acımıyor bile.
Barely even friends.
Arkadaş bile sayılmazlardı.
Barely even human.
İnsan bile değiller.
Barely even human.
İnsan bile sayılmazlar.
Barely even recognised me.
Beni bile zar zor tanıdı.
I barely even remember.
Ben hatırlamıyorum bile.
He barely even drank.
Sarhoş bile olmazdı.
Sonuçlar: 792, Zaman: 0.0583

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce