DOESN'T GET - Turkce'ya çeviri

• almazsa
• anlamıyor
• alamazsa
• var
• gitmezse
• yakalamasın
• iş
• elde edemez
• ulaşmadığından
• almaz
• almıyor
• anlamaz
• anlamayan
• anlamadı
• gitmiyor
• yakalamazsa

Doesn't get Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

God. But you can't go, the trip doesn't get back for another two days!
Tanrım. Gidemezsin! Gezidekilerin dönmesine iki gün var!

It doesn't get any easier than this.
Bu iş daha kolaylaşmayacak ama.

A guy like me… Doesn't get a girl like you, Chloe.
Benim gibi biri senin gibi bir kızı elde edemez, Chloe.

Nate doesn't get why I'm doing this, Hale.
Nate Bunu Neden Yaptığımı Anlamıyor, Hale.

If Mrs. J doesn't get this money, Dad.
Baba eğer Bayan J parayı alamazsa.

To make sure that, that creature doesn't get to Earth.
Yani yaratığın dünyaya ulaşmadığından emin ol.

She risks losing. If Tania doesn't get moving.
Tania harekete geçmezse kaybetme riski var.

Everyone doesn't get a second chance.
Herkes ikinci bir şans elde edemez.

My son. My son doesn't get it.
Oğlum. Oğlum bunu anlamıyor.

To make sure that creature doesn't get to Earth.
Yani yaratığın dünyaya ulaşmadığından emin ol.

Pray that she doesn't get attacked.
O saldırıya almaz dua edin.

Your society doesn't get this simple fact.
Sizin toplumunuz şu basit gerçeği anlamıyor.

She doesn't get an air embolism. We need to make sure.
O bir hava embolisi almaz. Biz emin olmak gerekir.

Canada doesn't get enough money!
Kanada yeteri kadar para almıyor.

He doesn't get you.
O seni anlamıyor.

Yeah. Thanks. She doesn't get this kind of stuff.
Bu tür şeyleri anlamaz o.- Evet. Teşekkürler.

But he doesn't get out of the office for more than 20 minutes.
Ofiste. Ama.- O ofis dışında almaz.

This side doesn't get the sun.
Bu taraf güneş almıyor.

He doesn't get the concept of the lull.
O sükunet kavramını anlamıyor.

Am I the only one that doesn't get the whole beach thing?
Şu kumsal olayını anlamayan bir tek ben miyim?