ADDRESSING in Turkish translation

• konuşmada
• adresleme
• hitap
• adres
• değinen
• seslendiği
• konuşma

Examples of using Addressing in English and their translations into Turkish

Please stop addressing me.
Lütfen benimle konuşmayı kes.

I was planning on addressing it with you this weekend.
Bu hafta sonu bu konuyu seninle konuşmayı planlıyordum.

Addressing the Romanian people, President Basescu highlighted the importance of the accord.
Cumhurbaşkanı Basescu, halka hitaben yaptığı konuşmada anlaşmanın önemini vurguladı.

Is now when I begin addressing them on a hypothetical basis?
Onları farazi bir temele yöneltmeye başlayacağım zaman, şu an mı?

I have always been cautious in addressing the issues you have with your father.
Babanla ilgili olan sorunlarına hitap ederken hep ihtiyatlı davranıyorum.

Take your helmet off while addressing me!
Benimle konuşurken miğferini çıkar!

Addressing that is an administration priority.
Bunu çözmek idari bir öncelik.

It's like addressing the entire nation. With everyone in one place.
Bütün ülkeye hitap etmiş gibi oluyorum. Herkes bir aradayken.

By unexpectedly addressing the ministers directly. The Emperor broke all precedent.
Işaret ederek eşi görülmemiş birşey yaptı. İmparator, bakanları beklenmedik biçimde.

Tonight, the eminent scientist addressing the members is Professor Dan McKenzie.
Bu gece, üyelere seslenen seçkin bilim insanı Profesör Dan McKenzie.

RUC man's addressing the crowd and he's… We do, sir.
RUCun adamı kalabalığa hitap ediyor ve…- Evet efendim.

Military leaders have acknowledged the importance of addressing this growing problem.
Askeri erkan büyüyen soruna çözüm bulmanın önemini kabul ediyor.

We do, sir. RUC man's addressing the crowd and he's.
RUCun adamı kalabalığa hitap ediyor ve.

Is there the mode Leisurely addressing?
Acele etmeyeceğimiz bir mod var mı?

We don't need an MP like Sampson addressing them.
İhtiyacımız olan son şey onlara Sampson gibi seslenen bir parlamenter.

Stop addressing us that way.
Bize bu şekilde hitap etmeyi kes.

And now I find myself addressing the lady of a great house in time of war.
Şimdi ise kendimi savaş zamanında büyük bir hanenin hanımıyla konuşurken buluyorum.

I had to speak with them to find out why they weren't addressing this issue.
Ben nedenini öğrenmek için onlarla konuşmak zorunda bu sorunu ele değildi.

Addressing the Leviathan designated Moya and all her crew.
Moya adlı Leviathana ve tüm mürettebatına… sesleniyorum.

They also urged the sides to commit to dialogue in addressing challenges in northern Kosovo.
Yetkililer tarafları kuzey Kosovadaki sorunları çözmede diyaloğu bırakmamaya da çağırdılar.