EXTENDING in Turkish translation

[ik'stendiŋ]
[ik'stendiŋ]
uzanan
to grow
uzatma
to extend
extension
to stretch
to prolong
giving
further
passing
holding out
in overtime
to lengthen
genişletme
to expand
expansion
uzanır
lies
extends
stretches
runs
reach
back
uzanıyor
to grow
uzatmayı
to extend
extension
to stretch
to prolong
giving
further
passing
holding out
in overtime
to lengthen
uzatarak
to grow
uzatmak
to extend
extension
to stretch
to prolong
giving
further
passing
holding out
in overtime
to lengthen
uzattı
to extend
extension
to stretch
to prolong
giving
further
passing
holding out
in overtime
to lengthen
genişleyen
to expand
expansion
genişletilmesi
to expand
expansion

Examples of using Extending in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Extending LaTeX's color facilities.
LaTeX in renk olanaklarını genişletir.
EC proposes extending trade preferences.
AK, ticaret tercihlerinin uzatılmasını önerdi.
Extending magnetic claw.
Manyetik kıskaç uzatılıyor.
Extending fuel nozzle.
Yakıt pompası uzatılıyor.
You fought against extending the human lifespan beyond its natural bounds.
İnsan ömrünü doğal sınırlarının ötesine uzatmaya karşı savaştın.
Thank you, counsellor, for extending that olive branch.
Teşekkür ederim, Danışmam, zeytin dalı uzattığınız için.
Extending the docking probe.
Kenetlenme sondasını uzatıyorum.
They said it was their traditional way of extending a helping hand.
Durumları olmayanlara… hep bu şekilde yardım eli uzattıklarını söylediler.
There seems to have existed a visual convention extending all the way beyond Baywatch.
Sahil Güvenlikin ötesine uzanan görsel bir gelenek varmış gibi gözüküyor.
The flagpole extending from the 9th floor?
Kattan uzanan bayrak direği? 9?
Fields extending to the horizon.
Ufuğa doğru uzanan tarlalar.
Finger extending again.
Parmak tekrar uzanıyor.
We will organize demonstrations against extending the war to Asia.
Asyada yayılan savaşa karşı gösteriler yapacağız.
Six centimeter mass in his dorsal midbrain, extending into the temporal lobe.
Orta beynin arkasında, temporal loba uzanan 6 santimetrelik kütle.
Extending Serbian elections in Kosovo idea faces criticism.
Sırbistan seçimlerini Kosovaya yayma fikri eleştiri alıyor.
I'm working on extending that.
Bunu uzatmak için uğraşıyorum.
Extending their stay at the safe house will be weighed against the operational priorities in our budget.
Güvenli evde kalış sürelerinin uzatılması bütçemizden karşılanan… operasyonel önceliklerle karşılaştırılacak.
Extending the old logging road, it looks like.
Eski ağaç kesim yolunu genişletiyorlar gibi.
Refueling probe extending.
Yakıt sondası çıkarılıyor.
Extending refueling probe.
Yakıt sondası çıkarılıyor.
Results: 136, Time: 0.1264

Top dictionary queries

English - Turkish