MAKING SOMETHING in Turkish translation

['meikiŋ 'sʌmθiŋ]
['meikiŋ 'sʌmθiŋ]
bir şeyler yapmak
to do something
to make something
to build something
birşey yapıyorum
making something
i'm doing something
birşey yarattığı
bir şey hazırlamayı
bir şey yapmak
to do something
to make something
to build something
bir şeyler yapma
to do something
to make something
to build something
bir şeyi yok etmek

Examples of using Making something in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
And making something really special?
Neden içine tıkıldığımız kutudan çıkıp… özel bir şey yapmıyoruz?
I was just making something to eat.
Öyle mi? Yiyecek bir şeyler hazırlıyordum.
Garmadon is making something really big.
Şu an yanardağda… Garmadon çok büyük bir şey hazırlıyor.
You will spend part of each day making something.
Zamanının bir kısmını bir şeyler yaparak geçireceksin.
I wonder why humans devote so much effort into making something similar to themselves.
İnsanların neden kendilerine benzer bir şey yaratmak için bu kadar çaba sarfettiklerini merak ediyorum.
I love this fact that folks are making something from nothing, in my peer set.
Meslekdaşlarımın, hiçbir şeyden bir şey üretiyor oldukları gerçeğini seviyorum.
What are you doing? You making something?
Ne yapıyorsun? Bir şey mi hazırlıyorsun?
Making something.
Making something… Nurturing something is really great.
Bir şey yaratmak, bir şey büyütmek harikadır.
Sometimes, when you're, you know, making something, you're not conscious.
Bazen, bilirsin, bir şeyler yaparken bilinçli değilsin.
Making something. For you.
Bir şeyler yapıyordum senin için.
Making something special for someone is such a beautiful act of love.
Birine özel bir şey yapmak çok güzel bir sevgi jestidir.
So get off your ass and start making something of yourself.
Kıçını kaldır da kendin için bir şeyler yapmaya başla.
Zezé is making something very difficult.
Zezé çok zor bir şey yapıyor.
Making something for posterity.
Gelecek nesiller için bir şeyler yapıyorum.
He got out of this town, making something of himself.
Bu kasabadan kurtuldu, kendi için bir şeyler yapıyor.
Regimen, Sir? First of all, you will spend part of each day making something.
Zamanının bir kısmını -Düzenleme mi? bir şeyler yaparak geçireceksin.
Yeah, I'm making something very special.- Yes.
Evet. Evet, Ben çok özel bir şey yapıyorum.
And making something special for supper, so come home hungry.
Bu gece görüşeceğiz ve… akşam yemeği için özel bir şeyler yapıyorum, o yüzden aç gel.
Making something. Making something.
Bir şey yapıyorum.- Bir şey yapıyorum.
Results: 70, Time: 0.0658

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish