NOT FINDING in Turkish translation

[nɒt 'faindiŋ]
[nɒt 'faindiŋ]
bulamamak
bulmamamız
to find
to get
to figure out
to locate
search
bulamamamızda
bulamadığınla

Examples of using Not finding in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
You were supposed to be helping me meet a guy, not finding one for yourself.
Bana birini bulmaya yardım edecektin kendine bulmayacaktın.
And not finding me.
Ve beni bulamıyor.
Not finding him.
Onu bulamıyor.
Or I'm going to be checking all of you for a pulse And not finding one!
Yoksa her birinizin nabzına bakacağım ve bulamayacağım!
Not finding another next of kin.
Başka bir yakınını bulamadık.
If you do heptane you're not finding the longest chain.
Eğer heptandan gidersen en uzun zinciri bulamıyorsun.
Dwelling therein forever, not finding a protector or a savior.
Orda ebedi olarak kalıcıdırlar. Onlar ne bir veli, ne bir yardımcı bulamayacaklardır.
We're not finding cases with disgruntled females.
Şikayetçi bayanların olduğu başka davalar bulamıyoruz.
Looking, but not finding.
Arayacak ama bulamayacak.
Of the anguish, the loneliness, of not finding a new partner.
Acıdan, yalnızlıktan, yeni birini bulamamaktan.
we're not finding them.
işte biz onu bulamıyoruz.
Dwelling therein forever, not finding a protector or a savior.
Orada ebedi olarak kalacaklar;( kendilerini koruyacak) bir dost ve yardımcı bulamayacaklardır.
Just I have spent the last 25 years listening to these boys complain about not finding a man.
Yıl boyunca buraya gelen çocukların erkek bulamamaktan şikayet edişlerini dinledim.
Not finding dead bodies.
Ceset bulmak için değil.
The quest for life. Not finding, looking.
Hayatın anlamı bulmak değil, aramaktır.
Searching but not finding, huh?
Arıyor fakat bulamıyor, değil mi?
Coming up here and not finding Bill, hanging hides or kicking his dogs.
Buraya gelip Bill bulmak değil de. Gizlice onun köpeklerini tekmelemeye gelmiş gibiyim.
Have an excuse for not finding work, aren't you?
Değil mi? İş bulamamana bir bahanen olmadığı için?
You whine about not finding love.
Aşkı bulamadığın için söyleniyorsun.
Do what you want, but to me, you have bigger problems, like not finding Jack Bauer.
İstediğini yap, ama bence daha büyük sorunların var. Jack Bauerı bulamamak gibi.
Results: 60, Time: 0.0481

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish