PRICK in Turkish translation

• pislik
• hıyar
• herif
• piç
• puşt
• kalleş
• yavşak
• hergele
• serseri
• dallama
• ahmak
• ibne
• çük
• dingil
• şerefsiz
• iti
• yarak

Examples of using Prick in English and their translations into Turkish

Little prick. Potluck. Ah!
Küçük puşt. Potluck!

He couldn't keep his prick in his pants, if that's what you mean.
Eğer demek istediğin buysa, herif sikini donunun içinde tutamazdı.

Bide your time, you big prick. I'm sorry.
Üzgünüm. Uygun zamanı bekle, seni koca hıyar.

Is smarter than the rest of them. Because that ugly prick, scar head.
Diğerlerinden daha zeki. Çünkü şu çirkin pislik, yaralı kafa.

That prick, I will show him now.
Kalleş, gösteririm ben şimdi ona.

That prick Oliver threw a fit,
Şerefsiz Oliverın tepesi atmış,

Was it that prick Sharman down in Panama City?
Yoksa bu Panama Citydeki yavşak şamanın işi mi?

Little prick. Ah! Potluck.
Küçük puşt. Potluck.

Leap. You unlucky prick.
Seni şanssız hergele. Leap.

East deluded lowlife prick that tried to break out died slowly.
Çıkmaya çalışan kandırılmış son aşağılık herif ağır ağır öldü.

What are you doing? He shot me, the crazy old prick.
Ne yapıyorsun?- Yaşlı hıyar, vurdu beni.

Prick.- How much have you had to drink?
Ne kadar içtin?- Pislik.

That little prick was crying so hard, he blew snot all over the cards.
O küçük serseri öyle ağlıyordu ki tüm kartların üzerine sümük saçtı.

This prick is tricky.
Bu kalleş düzenbaz.

Potluck. Ah! Little prick.
Küçük puşt. Potluck.

Hi Prick.
Yavşak. Merhaba.

That prick from the auction, he's here.
Açık arttırmadaki şerefsiz buraya gelmiş.

You unlucky prick. Leap.
Seni şanssız hergele. Leap.

Semir, the prick, won't give me a chance.
Piç Semir bana şans vermez.

They're giving you a medal for shooting me, you little prick.
Beni vurduğun için madalya alıyorsun, seni pis herif.