SIZEABLE in Turkish translation

['saizəbl]
['saizəbl]
büyük
big
great
large
major
huge
grand
massive
giant
vast
high

Examples of using Sizeable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
France has a sizeable protestant population, is trying to remove their protestant king,
Fransanın oldukça büyük bir Protestan nüfusu var Protestan kralı uzaklaştırmaya çalıştığını öğrenirlerse
be called upon to improve freedom of expression and of the press, as well as the treatment of the country's sizeable Kurdish minority.
basın özgürlüğünün yanı sıra ülkedeki kalabalık Kürt azınlığına yönelik muameleyi iyileştirmeye çağırılacağı da öne sürülüyor.
Gene Moretti, the, uh, the man who owns that pretzel company, he made a sizeable donation to the hospital.
Pretzel şirketinin sahibi Gene Moretti hastaneye önemli bir meblağda bağış yaptı.
Turkey also contributed sizeable amounts.
Suudi Arabistan ve Türkiye de ciddi miktarlar bağışladılar.
An agreement between Serbia-Montenegro and the London Club of creditors provides for a sizeable amount of the state union's debt to be written off.
Sırbistan-Karadağ ile kredi kuruluşlarının yer aldığı Londra Kulübü arasında imzalanan anlaşmada devlet birliğinin ciddi miktardaki borcunun silinmesi öngörülüyor.
When we ought to be continuing downriver. When we came up, we saw a few sizeable settlements.
Downrivera doğru devam ederken birkaç tane oldukça büyük yerleşim alanı görmüştük.
Here in Sarilar, a small town populated by a sizeable Orthodox Christian community,
Büyükçe bir Ortodoks Hıristiyan toplumunun yaşadığı bu yerde,
Until several months ago, the Republika Srpska authorities had failed to arrest a single war crimes suspect since the conflict ended in 1995. In recent months, they have managed to persuade some wanted war criminals to surrender to The Hague-- but only in return for sizeable cash rewards and other benefits.
Sırp Cumhuriyeti yetkilileri, savaşın sona erdiği 1995 yılından bu yana tek bir savaş suçu zanlısını bile yakalayamamış; sadece son birkaç ayda, ciddi para ödülleri ve başka menfaatler karşılığında bazı aranan savaş suçlularını Laheye teslim olma konusunda ikna edebilmişti.
Too sizeable.
Oldukça büyük.
Pretty sizeable tank.
Epey büyük bir akvaryum.
Sizeable and sore.
Büyük ve sinirli.
How sizeable, Raylan?
Ne kadar büyük, Raylan?
We have a sizeable sss.
Biz de büyük boyutlarda.
A sizeable and fatal heart attack.
Büyük ve ölümcül bir kalp krizi.
He won a sizeable amount of money.
O büyük miktarda para kazandı.
At a very sizeable discount.
Bayağı fazla indirimle.
And a very sizeable source of revenue.
Ama çok büyük bir gelir de yarattılar.
The donation you're making is very sizeable.
Yaptığınız bağış çok büyük.
You would estimate a sizeable contingent, right?
Çok büyük bir koşul olduğunu tahmin edersiniz, değil mi?
It's found mostly under sizeable deposits of limestone.
Genelde büyük kalker taşı tabakalarının altında bulunuyor.
Results: 275, Time: 0.0435

Top dictionary queries

English - Turkish