WE'RE TRYING TO SAVE in Turkish translation

[wiər 'traiiŋ tə seiv]
[wiər 'traiiŋ tə seiv]
ol hani ödül avcisindan kurtarmaya çalisiyoruz
kazandırmaya çalışıyoruz

Examples of using We're trying to save in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
It's my grandfather we're trying to save by fixing the ship. I will go.
Gemiyi tamir ederek kurtarmaya çalıştığımız kişi benim dedem. Ben giderim.
Hurry! We're trying to save Han.
Çabuk ol! Hanı ödül avcısından kurtarmaya çalışıyoruz.
Look, this isn't a perfect world we're trying to save.
Bak kurtarmaya çalıştığımız dünya kusursuz değil.
Just like we're trying to save her.
Denisei kurtarmaya çalıştığımız gibi.
Hurry! We're trying to save Han!
Hanı ödül avcısından kurtarmaya çalışıyoruz. Çabuk ol!
And now we're all gonna die! We're trying to save Sid!
Sidi kurtarmaya çalıştık… ama şimdi hepimiz öleceğiz!
We're trying to save Sid, and now we're all gonna die!
Sidi kurtarmaya çalıştık… ama şimdi hepimiz öleceğiz!
We're trying to save Sid, and now we're all gonna die!
Sidi kurtarmaya çalistik… ama simdi hepimiz olecegiz!
And now we're all gonna die! We're trying to save Sid!
Sidi kurtarmaya çalistik… ama simdi hepimiz olecegiz!
We're trying to save the planet.
Gezegeni kurtarmaya çalışıyorduk.
Yeah, come on guys, we're trying to save the future here.
Evet beyler hadi, burada geleceğini kurtarmak için çalışıyoruz.
And tell him that we're trying to save his bloody people.
Ona gerçeği söyle. Ayrıca burada onun halkını kurtarmaya çalıştığımızı da.
We're trying to save Han from the bounty hunter.
Hani ödül avcisindan kurtarmaya calisiyoruz.
It's not my company anymore, and, B, we're trying to save the world.
Dünyayı kurtarmaya çalışıyoruz. Birincisi, burası artık benim şirketim değil.
Look, I'm sorry, Tobias, but we're trying to save something that just couldn't be saved..
Bak, üzgünüm Tobias ama kurtarılamayacak bir şeyi kurtarmaya çalışıyoruz.
I'm sorry, just… we're trying to save the world, and I'm here whining about candy.
Üzgünüm… Dünyayı kurtarmaya çalışırken ben şekerler konusunda sızlanıyorum.
They're the ones we're trying to save, soldiers stuck in limbo,
Onlar arafta kalmış, kurtarmaya çalıştığımız askerler, Bir ayağı burda,
What would you say if I told youI would been having dreams about the little boy we're trying to save?
Peki kurtarmaya çalıştığımız bu çocuk hakkında rüyalar görüyorum desem?
Well, you do realize we're trying to save an innocent man's life here, right?
Evet ama burada masum bir adamın hayatını kurtarmaya çalıştığımızı da biliyorsun, değil mi?
Worst case, this thing sets off an explosive chain reaction that kills everybody we're trying to save.
En kötü ihtimalle bu şey kurtarmaya çalıştığımız insanların ölmesine neden olacak zincirleme bir patlamayı tetikler.
Results: 99, Time: 0.0494

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish