Examples of using You can't go in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Nary a one. i will tell the boys you can't go swimming!
Çocuklara, yüzmeye gidemeyeceğini söyleyeyim. Bir tekinin bile!You can't go home.
Evinize dönmeniz mümkün değil.You can't go there.
Oraya gidemezsin. Gitmeni istemiyorum.You can't go, Hurley.
Mr. McNulty, sir, you can't go in there.
Bay McNulty, efendim, içeriye giremezsiniz.I know he's your father. You can't go back.
Baban olduğunu biliyorum. Geri dönemezsin.Well, I see no reason why you can't go.
Öyleyse gidememen için bir neden göremiyorum.I will tell the boys you can't go swimming nary a one!
Çocuklara, yüzmeye gidemeyeceğini söyleyeyim. Bir tekinin bile!You can't go out. No one can see you. .
Dışarı çıkamazsın. Kimse seni görmemeli.You can't go on like this, Katia.
Böyle devam edemezsin, Katia.You can't go.
Gidemezsin. Gitmeni istemiyorum.You can't go home.
Teşekkürler. Evinize dönmeniz mümkün değil.I have to check the van, or you can't go in.
Minibüsü kontrol etmem lazım yoksa içeri giremezsiniz.where you can't go.
o yüzden sen gidemezsin.You can't go back. He's asking for me.
Beni istiyormuş.- Geri dönemezsin.You can't go tonight.
Bu gece gidemezsin.You can't go out at this stage.- Yes, I did.
Bu aşamada dışarı çıkamazsın.- Evet yaptım.Maybe there's a reason you can't go home.
Belki eve gidememen için bir sebep vardır.You can't go on like this.
Böyle devam edemezsin.Why?!- You know full well why you can't go.
Neden gidemeyeceğini çok iyi biliyorsun. Neden?
