FARK ETTIM in English translation

i realized
fark
etmek
anlıyorum
farkettim
i noticed
fark ettim
farkettim
fark ederim
dikkatimi çekti
ben dikkat ederdim
i realised
farkındayım
anlıyorum
farkettim
benim kendi ayakkabılarımdan geliyor ama sonra fark ettim
figured
rakam
artistik
şahsiyet
fark
figürü
bul
anlamaya
düşündüm
çözmemiz
surete
discovered
keşfetmek
fark
bulmak
different
değişik
ayrı
çeşitli
farklı
değişti
aware
haberdar
bilir
farkında
biliyorum
haberi
bilincinde
bilendir
habîrdir
bildiğim
spotted
nokta
leke
fark
benek
tespit
ayırt
yeri
bir yer
bölgeyi
mekanı
i realize
fark
etmek
anlıyorum
farkettim
i notice
fark ettim
farkettim
fark ederim
dikkatimi çekti
ben dikkat ederdim
i realise
farkındayım
anlıyorum
farkettim
benim kendi ayakkabılarımdan geliyor ama sonra fark ettim
figure
rakam
artistik
şahsiyet
fark
figürü
bul
anlamaya
düşündüm
çözmemiz
surete

Examples of using Fark ettim in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Hayır ama figürlerde iyi olduğunu fark ettim.
No, but I notice you're very good at figures.
Sana çiçek veren birini hak ettiğini fark ettim.
These are for you. I just figured you deserve to be with somebody.
O kusuru bir süre önce fark ettim, fakat.
I spotted it a while back, but.
Eşyaların bile farklı cinsiyetlerinin olduğunu fark ettim.
I just noticed even the things had different sexes.
Bana güldüklerini fark ettim. Arkadaşları gülüyordu.
I realise they're laughing at me. Her friends are laughing.
Ben de fark ettim ki, sen olabiliyorsan ben
And I figure if you can be honest,
Bay Jones, bu beylerin şirket üniformaları giydiğini fark ettim.
Sir? Mr. Jones, I notice these men are wearing company-issued uniforms.
bunu geri istemişsiniz ve ben de fark ettim ki.
so I figured.
Konvoyumuz dönerken yolun yanlış tarafında bir arabanın yaklaştığını fark ettim.
As our convoy was leaving, I spotted a hatchback approaching, wrong side of the road.
An8} Çünkü farklı olduğumuzu fark ettim.
I realized that we were too different.
Ama fark ettim ki muhafazakar eyaletlerde kürtaj yaptırmak çok zor olabilir.
It can be very hard to get an abortion. But I realise that in conservative states.
Bu kadar ileri gittiğimiz fark ettim az önce.
You know, I just figure we have gone this far.
Filmlerinde orjinal birçok hakiki insan kullandığını fark ettim.
I notice you use a lot of authentic people in films.
Sadece eve dönme vaktimin geldiğini fark ettim.
I just figured it was time to go home.
İş dolayısıyla geçiyordum… ve arabanı fark ettim.
And spotted your car. I was passing by because of work.
Fakat onu sonunda bulduğumda… bir şeylerin farklı olduğunu fark ettim.
But when I finally found her, I noticed that something was different.
Ama sonra fark ettim ki, o koku benim kendi ayakkabılarımdan geliyor.
But then I realise, these smells come out of my shoes and it's myself.
Bu'' gemi'' nin bu midship yapısı tarafından yönlendirileceğini fark ettim.
I notice that this"ship" is to be steered by that midship structure.
Aynı zamanda içki problemim olabileceğini de fark ettim.
I also figured out I might have a drinking problem.
Kedi fare oyunumuzda onu birkaç kez fark ettim.
Spotted her a few times during our cat-and-mouse game.
Results: 5443, Time: 0.0389

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English