BRAGGING in Turkish translation

['brægiŋ]
['brægiŋ]
övünme
to brag
to boast
to pontificate
preen
braggin
böbürlenme
to brag
gloating
boasting
palavra
bullshit
baloney
bragging
shit
horseshit
a crock
full
humbug
hava atmak
to brag
övünür
boasts
brags
övünüp
brag about
böbürleniyor
övmek
praise
to commend
to flatter
bragging
övünmek
to brag
to boast
to pontificate
preen
braggin
övünmeyi
to brag
to boast
to pontificate
preen
braggin
övünmeye
to brag
to boast
to pontificate
preen
braggin
böbürlenmeye
to brag
gloating
boasting
böbürlenmeyi
to brag
gloating
boasting

Examples of using Bragging in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
He's not attempting to hide his kills, so it's probably his way of bragging.
Cinayetlerini gizlemeye çalışmıyor yani muhtemelen bu onun övünme şekli.
Now that's just bragging.
İşte şimdi bu palavra.
Bragging is unbecoming.
Övünmek çok yakışıksız.
Bragging's not my thing,
Övünmeyi pek sevmem
Now, the winners will get epic bragging rights!
Şimdi, kazananın alacağı şey destansı övünme hakkı!
Look, buddy… That's called bragging.
Bak dostum… Buna palavra deniyor.
And started bragging… about women he would killed.
Ve övünmeye başladı… öldürdüğü bir kadın hakkında.
Stop bragging… And return my phone,
Övünmeyi kes ve telefonumu geri ver,
You know?- I don't think that's bragging.
Bu övünmek değil ki.- Anladın mı?
By then the reward was so, five thousand and bragging rights.
O zamanlar ödülün getirisi beş bin dolar ve övünme hakkıydı.
I left it off the CV'cause it felt like bragging.
CVyi bakmadım çünkü palavra gibi hissettim.
I started bragging.
Böbürlenmeye başladım.
Sure, you just keep on bragging.
Tabii, övünmeye devam et.
Quit bragging. See?
Övünmeyi bırak. Gördün mü?
Like, uh, Right. bragging about who they're having sex with.
Kiminle seks yaptıklarıyla övünmek gibi. Pekala.
When you're awesome, and you just tell the truth, it sounds like you're bragging.
Muhteşem olup olanları söylediğinde… sanki bir övünme gibi oluyor.
I left it off the CV cause it felt like bragging.
CVyi bıraktım çünkü palavra gibi hissettim.
Dad, stop bragging. Just tell Mako the good news.
Böbürlenmeyi bırak da Makoya iyi haberi ver, baba.
Maybe get the lander down safely before you start bragging.
Belki de sen böbürlenmeye başlamadan gemiyi güvenle indirirler.
Stop bragging. No, come on,
Övünmeyi bırak. Hayır,
Results: 139, Time: 0.078

Top dictionary queries

English - Turkish