Examples of using Faces in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Katharine Gun faces jail for exposing Look.
On your knees. Faces to the wall.
Geçin şuraya. Duvara karşı diz çökün.Or The gazelle now faces man's most perilous question.
Ceylan şu anda insanoğlunun en riskli sorularından biriyle karşı Faces to the wall, hands on heads. On your knees.
Geçin şuraya. Duvara karşı diz çökün.And as the world faces the most serious food shortage in history.
Dünya, tarihinin en ciddi yiyecek sıkıntısıyla karşı Faces to the wall, Hands on head. Get comfortable, on your knees.
Geçin şuraya. Duvara karşı diz çökün.The retired CEO faces a dilemma. I know.
Emekli yönetici bir ikilemle karşı Faces to the wall, hands on heads. Get comfortable. On your knees.
Geçin şuraya. Duvara karşı diz çökün.But the mother faces a dilemma.
Ama anne bir ikilemle karşı Look at all the young faces.
Şu gencecik suratlara bir bakın.Look at all these ugly faces, lined up in a row!
Şu çirkin suratlara bak, sanki kürekle çizilmiş!Just the faces, Romeo.
Sadece suratlara bak Romeo.Have you ever seen people's faces when you dance?
This is such a happy room full of happy faces.
I have trouble with names and faces, but I never forget a car.
İsimler ve yüzlerle ilgili sorunum var, ama bir arabayı asla unutmam.Our faces almost touched-- we could only see each other's eyes.
Your faces are not so different that we couldn't disguise it from a distance.
Yüzleriniz çok farklı değil, belli bir mesafeden kim olduğun belli olmaz.They were Moroccans, with great, round faces and they stood there and grinned at women.
People say Choi Baedal faces discrimination because he's Korean Martial arts are.
İnsanlar Choi Baedalın yüzünün farklı olduğunu söylüyorlar çünkü O bir Koreli Dövüşçü.Aside from ourselves… our own faces, our own voices… we have nothing.
Kendimiz bir yana… kendi yüzlerimiz, seslerimiz… Hiç bir şeyimiz yok.
