I CAN'T BLAME in Turkish translation

[ai kɑːnt bleim]
[ai kɑːnt bleim]
suçlayamam
i don't blame
i can't blame
i wouldn't blame
i can't fault
won't blame
i'm not blaming
i can't accuse
suçlayamazsın
you can't blame
blame
you can't accuse
you can't condemn
you can't fault
accuse
i could
you can't be surprised
not
pek suçlayamam
suçlayamam ben

Examples of using I can't blame in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I can't blame the students. They were brought up to hate the color of my skin.
Öğrencileri suçlayamam, derimin renginden nefret edilmesi gerektiğini öğrenerek büyüyorlar,
I cannot blame him, but I wish he would told me about it first.
Onu suçlayamam, fakat keşke başında bana anlatmış olsaydı.
I did, too.-I can't blame you.
Seni suçlayamam. Ben de öyle.
I couldn't blame him for that.
Bunun için onu suçlayamam.
But I couldn't blame anyone… anyone… for staying behind.
Ama burada kaldığı için-- hiç kimseyi suçlayamam.
I know how unhappy you are and I cannot blame you.
Ne kadar mutsuz olduğunuzu biliyorum, ve sizi suçlayamam.
Demelza, I cannot blame you for your anger.
Demelza, kızgın olduğun için seni suçlayamam.
I couldn't blame you. Sure.
Tabii. Seni suçlayamam.
I cannot blame the gods. They gave me so much else.
Bana çok şey verdiler. Tanrıları suçlayamam.
I can not blame him.
Onu suçladığımı söyleyemeyeceğim.
and in this case, I cannot blame them.
bu durumda onları suçlayamam.
But, indeed, if you are trivial, I cannot blame you, the days of the great cases are past.
Fakat, doğrusu, yazdıkların önemsizse, o büyük davalar geçmişte kaldığı için seni suçlayamam.
Then I cannot blame his cousin king, that wished him on the barren mountain starve!
O zaman onun dağ başında, açlıktan ölmesini dileyen kuzeni Kralı suçlayamam!
Because I desire to share my husband's anxieties, I cannot blame you, Mr. Holmes, for refusing to speak more freely, even against his will. and you on your side will not, I am sure, think the worst of me.
Kocamın endişesini paylaşmak arzusuydu. Benimle açık konuşmayı reddettiğiniz için, sizi suçlayamam, Bay Holmes, Eminim, benim için en kötü olan şey, onun karşı çıkacağını bile bile.
I can't blame Tom.
Ben Tomu suçlayamam.
I can't blame them.
Bunun için onları suçlayamam.
I can't blame her.
Ben onu suçlayamam.
I can't blame you.
Seni suçlayamam.
I can't blame her.
Bu yüzden onu kınayamam.
I can't blame her.
Onu suçlayamam.
Results: 2428, Time: 0.0762

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish