SHADOWED in Turkish translation

['ʃædəʊd]
['ʃædəʊd]
gölgeli
shadow
shade
gölgeleniyor
shadowing
shade
gölgesinde
shadow
shade
gölge
shadow
shade
gölgede
shadow
shade

Examples of using Shadowed in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Whatever this key unlocks is being shadowed.
Her ne ise, gizleniyor. Bu anahtarın açtığı şey.
Tell him keep that ship shadowed wherever she goes.
Ona gemiyi gölge gibi izlemesini söyle.
Maybe you're being shadowed.
Takip ediliyor olabilirsin.
I felt it best she shadowed Jason Burr as he moves into his new lab.
Jason Burr yeni laboratuvarına taşınırken onu izlemesinin daha iyi olacağını düşündüm.
Tell him to keep that ship shadowed.
Ona gemiyi izlemesini söyle.
So I shadowed him.
Ben de onun gölgesi oldum.
Whatever this key unlocks is being shadowed.
Bu anahtarın açtığı şey her ne ise, gizleniyor.
Unlocks is being shadowed. Whatever this key.
Bu anahtarın açtığı şey her ne ise, gizleniyor.
Whatever this key unIocks is being shadowed.
Bu anahtarın açtığı şey her ne ise, gizleniyor.
The man who shadowed him was a mysterious foreigner.
Herkes için bir bilinmezdi… onun gölgesi gibi olan yabancı.
Our story takes you down this shadowed path… to a remote and guarded building in the English Midlands.
Öykümüz sizi bu gölgeli yoldan geçirip… İngiterenin Midlands bölümünde, müstakil ve korumalı bir binaya götürecek.
With Georgia shadowed by domestic instability
Gürcistan iç istikrarsızlık ve Rusyanın tehdidi gölgesinde yer alırken,
Am I only now, shadowed by war, all moorings gone, alone enough to see the light?
Savaşın gölgesinde olan yalnızca ben miyim şimdi? Işığı görecek kadar yalnız olan?
1960s that water ice could survive in cold, permanently shadowed craters at the Moon's poles.
Ayın kutuplarında soğuk ve devamlı gölgede kalan kraterlerde buzun varlığını sürdürebileceğini tahmin etmişlerdi.
These produce clouds and rainfall on the windward side of the mountains, but the leeward side stays rain shadowed and extremely dry.
Atacama; And Dağlarının yağmur gölgesinde kalır ve doğu rüzgarları kuru olup çok az yağış getirir.
There is a limited interpretation possible, but an accompanying report clarifies the more shadowed areas.
Fazla yoruma da gerek yok ama tamamlayıcı bir rapor, gölgede kalan bazı kısımları açıklığa kavuşturabilir.
And curiosity of James Stewart, in this story of a romance shadowed by the terror of a horrifying secret.
Bu aşk hikayesinde, James Stewartın merakı… korkunç bir sırrın dehşetiyle gölgeleniyor.
I see my father's gravestone, like giants whispering secrets. shadowed by trees bending to one another in the wind.
Ağaçların gölgesinde, rüzgarla birbirinin üzerine eğilmiş, tıpkı devler sırlarını fısıldıyormuş gibi. Babamın mezar taşını görüyorum.
But an accompanying report clarifies the more shadowed areas. There is a limited interpretation possible.
Fazla yoruma da gerek yok… ama tamamlayıcı bir rapor, gölgede… kalan bazı kısımları açıklığa kavuşturabilir.
Shadowed by trees bending to one another in the wind,
Ağaçların gölgesinde, rüzgarla birbirinin üzerine eğilmiş,
Results: 77, Time: 0.0534

Top dictionary queries

English - Turkish