UTTER in Turkish translation

• utter
• mutlak
• tamamen
• tam
• büyük
• söylemenizdir
• dile
• dilerse
• ağzına

Examples of using Utter in English and their translations into Turkish

Patrice, the false engagement, everything-- it was all utter malarkey.
Patrice, yalandan nişan, her şey. Hepsi tamamen palavraydı.

You can't utter three words.
Iki kelimeyi ağzına alamıyorsun.

And I let out a loud moan of complete and utter ecstasy.
Ben bir inilti yüksek sesle izin tam ve mutlak ecstasy.

Is something Bert, what utter nonsense!
Bert, bu ne büyük saçmalık. Bir şey olması mı gerekiyor?

During the early weeks of the camp's operation there was utter chaos.
Kampın faaliyetinin ilk haftalarında tam bir kaos yaşandı.

also mr. Utter.
Bay Utter da öyle.

From which there is no relief: they will remain there in utter despair.
Azaba hiç ara verilmez, onlar orada tamamen umutsuzdurlar.

Complete and utter failure.- Now all of this is failure.
Bunun hepsi bir başarısızlık… tamamen ve mutlak bir başarısızlık.

That is utter nonsense.
Büyük saçmalık.

Representative Mark Gundrum says he's in utter shock over Avery's arrest.
Temsilci Mark Gundrum diyor ki Averynin tutuklanmasıyla tam bir şok içinde.

Captured my attention. These placer acres that you own, Mr. Utter.
Topraklardaki alüvyon birikintisi olan alanlar Bay Utter… dikkatimi çekti.

Utter nonsense. He told me himself.
Bana kendisi söyledi. Tamamen saçmalık.

It's hard to explain the feeling… of utter impotence and desperation in there.
Bu duyguyu açıklamak zor… mutlak iktidarsızlık ve çaresizlik içinde.

Mr Windibank, you have been a complete and utter.
Bay Windibank, çok büyük bir.

angsty because your life is utter crap.
ergen gibisin, çünkü hayatın tam boktan.

These placer acres that you own, Mr. Utter, captured my attention.
Topraklardaki alüvyon birikintisi olan alanlar Bay Utter… dikkatimi çekti.

He told me himself. Utter nonsense.
Bana kendisi söyledi. Tamamen saçmalık.

And desperation in there. of utter impotence It's hard to explain the feeling.
Bu duyguyu açıklamak zor… mutlak iktidarsızlık ve çaresizlik içinde.

Bert, what utter nonsense!
Bert, bu ne büyük saçmalık!

As if Exton could win it-- They're utter bollocks!
O kupayı isteyenlerin testisleri de tam olmalı!