IS SORT - Turkce'ya çeviri

[iz sɔːt]
[iz sɔːt]
biraz
some
little
bit
just
kind
slightly
kinda
somewhat
for a while
bir çeşit
some kind of
some sort of
some kinda
some type of
some form of
bir tür
some kind of
some sort of
species
type of
form of
some kinda
genre
sayılır
sort of
kind of
almost
counts
practically
kinda
sorta
pretty
şey
well
thing
uh
um
stuff
lot
er
do
can
shit
sıralamasını
to sort
to order
bir çeşidi
some kind of
some sort of
some kinda
some type of
some form of
bir bakıma hiç kimse ile aynı manada ne oldu
tarzı
kind of
sort of
style
type of
way
stylish
genre

Is sort Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
So the hair is sort of like an old Hollywood. Forty minutes.
Dakika. Saçlar eski Hollywood tarzı gibi.
Every technology is sort of a creative force looking for the right job.
Her teknoloji, doğru işi aramak için bir çeşit yaratıcı güç.
Well, Kyle, Jewbilee is sort of a… special thing.
Şey, Kyle, Jübile biraz… özel bir şeydir.
Mrs. Snow is sort of a relative, so to speak, of Captain Jerry.
Bayan Snow, bir yerde Kaptan Jerryin akrabası sayılır.
Forty minutes. So the hair is sort of like an old Hollywood.
Dakika. Saçlar eski Hollywood tarzı gibi.
Their music is sort of a techno pop.
Tekno-poptu… Müzikleri bir çeşit.
A security position, right? Well, it is sort of stressful.
Güvenlik pozisyonu, değil mi? biraz stresli.
And he thinks she only thinks about herself, which is sort of true.
Rachelın sadece kendini düşündüğüne inanıyor ki doğru sayılır.
It is sort of stressful. A security position, right?
Güvenlik pozisyonu, değil mi? biraz stresli?
I guess that is sort of showing off.
Sanırım bu da bir çeşit gösteriş.
And what happened next… is sort of hard to explain.
Ve sonra olanları açıklamak biraz zor.
This is sort of difficult to explain.
Bunu açıklaması biraz zor.
You know, food is sort of my consolation.
Bilirsin ya, yemek şeyin yerine geçiyor.
Are you aware that the Mugica file is sort of locked down?
Mugica dosyasının bir şekilde kitlendiğinin farkında mısın?
Meeting like this is sort of cool.
Bu şekilde tanışmak çok güzel.
The periodic table of the elements is sort of the library of matter in the universe.
Elementlerin periyodik tablosu bir bakıma evrendeki meselenin kütüphanesi gibidir.
Okay, well, this is sort of difficult to explain.
Pekala, sıralamak biraz zor.
This is sort of warped.
Bu iş çok çarpık.
My policy for that is sort of like if the answer isn't yes, it's no.
Öyle durumlarda, cevap evet değilse hayırdır diyorum ben.
I guess a small-town mayor is sort of like a community organiser.
Sanırım küçük bir kasabanın başkanı olmak… topluluk organizatörü gibi bir şeydir.
Sonuçlar: 110, Zaman: 0.0755

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce