BREAKDOWNS in Turkish translation

['breikdaʊnz]
['breikdaʊnz]
krizi
crisis
seizure
attack
stroke
recession
downturn
arızalar
malfunction
failure
glitch
breakdown
fault
broken down
failsafe
pogo
yaşadığımız
to live
life
a living
to experience
alive
to survive
çöküntüler
collapse
depression
breakdown
distress
subsidence
krizleri
crisis
seizure
attack
stroke
recession
downturn
dökümleri
cast
smelting
dump
inventory
the casting
pour
defoliation
foundry

Examples of using Breakdowns in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Now we're seeing more Western World breakdowns.
Artık Vahşi Batı Dünyasında da daha çok bozuklukla karşılaşıyoruz.
I want full breakdowns on the missing, backgrounds on their work places,
Kayıplarla alakalı tüm ayrıntıları, iş yerlerindeki geçmişlerini büyü ya
And if I had known psychotic breakdowns were so entertaining I would have just been myself all these years.
Psikotik bozuklukların çok eğlenceli olduğunu bilseydim bunca yıldır sadece kendim olurdum.
Resulting in production waste.-Yes. Look at this here… If we examine our production quality, we can see that there are frequent equipment breakdowns.
Ekipman arızalarının çok sık olduğunu,- Evet. Şuna bakalım… Ürün kalitemizi incelersek, bunun da üretim kaybına yol açtığını görebiliriz.
This guy's a bit of a control freak, so I need the profit breakdowns on the last half dozen bollywood hits.
Bu herif biraz kontrol bağımlısı. Bu yüzden son çıkan yarım düzine Bollywood filminin kar analizlerine ihtiyacım var.
Mobs provides different statistical breakdowns of the population of the world's feelings in the last few hours.
Çeteler dünyanın son birkaç saatindeki duyguların nüfusunun farklı istatistik analizlerini temin ediyor.
lifted to repair electricity, water and infrastructure breakdowns in the Abdülkadirpaşa, Fırat, Yenişehir and Dicle neighbourhoods and to enable citizens satisfy their needs.
su ve altyapı arızalarının giderilebilmesi ve vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarını temin edebilmeleri amacı ile” yasağa ara verildiğini duyurdu.
He was the school magic teacher, until he had his nervous breakdown.
Sinir krizi geçirene kadar, okulun büyücülük öğretmeniydi.
I do think she's havin' a little nervous breakdown.
Bir sinir krizi geçiriyor sanırım.
Did Max have a breakdown?
Max arıza mı çıkardı?
It's kind of late for a breakdown.
Arıza için saat çok geç.
Alcoholism? Drugs? Nervous breakdown?
Sinir krizi? Alkolizm? Uyuşturucu?
We are late because our car had a breakdown.
Arabamızda bir arıza olduğu için geç kaldık.
Drugs? Nervous breakdown? Alcoholism?
Sinir krizi? Alkolizm? Uyuşturucu?
Nervous breakdown? Drugs? Alcoholism?
Sinir krizi? Alkolizm? Uyuşturucu?
I-I-I suppose we hoped that he had some kind of breakdown and-and wandered off somewhere.
Bir çeşit arıza olmasını umut etmiştik. ve bir yerlerde gezindiğini.
Drugs? Alcoholism? Nervous breakdown?
Sinir krizi? Alkolizm? Uyuşturucu?
Okay, this isn't a breakdown.
Tamam, bu bir arıza değildir.
Alcoholism? Drugs? Nervous breakdown?
Uyuşturucu? Sinir krizi? Alkolizm?
Hello? National Breakdown.
Merhaba, Ulusal Arıza.
Results: 41, Time: 0.0714

Top dictionary queries

English - Turkish