BROODING - Turkce'ya çeviri

['bruːdiŋ]
['bruːdiŋ]
düşünceli
thought
the thought
idea
notion
contemplation
mindset
sentiment
düşündürücü
to think
to imagine
consider
the thought
to assume
damızlık
stud
handmaid
brooding
breeding
stallion
broodmares
kara kara
brooding
black
are dark
kara kara düşünen
brooding
kuluçkaya yatmış
düşünmek
to think
to imagine
consider
the thought
to assume

Brooding Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Brooding on poor Berry, dear boy?
Zavallı Berry düşüncelisin, sevgili oğlum?
Brooding, captain? Brooding,?
Kara, kara düşünmek, Kaptan?
Stop brooding over stupid stuff… And why haven't you seen her yet?
Aptalca şeyler düşünmekten vazgeç, çabuk onu görmeye git?
Stop brooding over stupid stuff and go see her.
Aptalca şeyler düşünmekten vazgeç, çabuk onu görmeye git.
Okay, one with less brooding and whining about one's feelings.
Tamam mı? Birinin duyguları hakkında daha az düşündüren ve az zırıldayan film olacak.
So maybe it's time to stop brooding and start talking.
Belki de derin derin düşünmeyi bırakıp konuşmaya başlamanın zamanı geldi.
One hides true thought in brooding silence.
Biri düşüncelerini derin sessizliklerde gizliyor.
Have you seen a kid with black spiky hair and brooding good looks?
Hiç düşüncelere dalmış yakışıklı ve dağınık saçlı bir çocuk gördün mü?
Anthony Mann's brooding heroes were no saints.
Anthony Mannin derin düşünceli kahramanları aziz değillerdi.
It's no good brooding.
Dalgınlık hiç iyi bir şey değil.
I want to see troubled children brooding, bullies doling out what for.
Düşüncelere dalmış sorunlu çocuklar, zorbaların onu bunu hırpalamasını falan istiyorum.
He was a wonderful boy, but brooding won't help.
O harika biriydi ancak kara kara düşünmenin bir faydası olmaz.
He became, uh, more brooding, more bloodthirsty.
Daha bir düşüncesiz, aa… daha kana susamış bir hale geldi.
You're brooding, Amanda.
Çok dalgınsın Amanda.
Any dark, brooding werewolves?
Hiç karanlık, saplantılı kurtadam var mı?
I have found that… brooding does little good.
Şunu farkettim… düşünceye dalmak bazen iyi.
Always too busy trying to perfect that brooding block-of-wood mystique.
Her zaman için şu derin derin düşünen kayayı mükemmelleştirmeye çalışmakla meşgulsün.
And there's no point in brooding.
Arpacı kumurusu gibi düşünmenin bir anlamı yok.
She looks like the dark, silent and brooding type.
Karanlık, sessiz ve derin düşüncelere dalan bir tip.
Sleeping in a jail cell, brooding, never cracking a smile.
Hapis hücresinde uyumalar kara kara düşünmeler, asık bir surat.
Sonuçlar: 90, Zaman: 0.0635

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce