CONSTRAINTS in Turkish translation

[kən'streints]
[kən'streints]
kısıtlamalar
limiting
restricting
sınırların
border
boundary
limit
frontier
line
perimeter
borderline
demarcation
fringe
no bounds
kısıtlamaları
limiting
restricting
kısıtlamalarını
limiting
restricting
kısıtlama
limiting
restricting
kısıtlar
kısıtlarına

Examples of using Constraints in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
We have got some unique time constraints. Why me?
Neden ben? Eşsiz zaman kısıtlamamız var?
Why me? We have got some unique time constraints.
Neden ben? Eşsiz zaman kısıtlamamız var.
I would see you freed from such human constraints.
Oysa ben, sizlerin böylesi insani sınırlardan kurtulmanızı istiyorum.
Living and working conditions were substandard due to severe financial constraints.
Yaşam ve çalışma standartları, mali kısıtlamalardan dolayı düşüktü.
And there are x's that satisfy these two constraints.
Bu iki koşulu sağlayan x değerleri vardır.
There weren't x's that satisfy these two constraints.
Buradaki iki koşulu sağlayan x değerleri yoktu.
Given the time constraints, I feel it's our only option.
Zaman kısıtlamasından dolayı tek seçeneğimiz bence bu.
However, the process could potentially take longer, primarily because of financial constraints.
Ancak, başta parasal sıkıntılar nedeniyle sürecin daha fazla zaman alma potansiyeli bulunuyor.
Constraints, they can be useful. Realize that limits.
Kısıtlamaların, engellerin faydalı olabileceğini anlamalısın.
Some basic constraints affect taxation in transition economies.
Geçiş dönemi ekonomilerindeki kimi temel sınırlamalar, vergilendirme politikasını olumsuz etkileyebiliyor.
Command"%1" violates command ordering constraints.
Komutu komut sıralaması sınırlamalarını ihlal ediyor.
The important thing is, is you use both constraints.
Buradaki önemli nokta, iki denklemi de kullanıyor olmamız.
So let's see if we can graph these two constraints.
Bakalım biz bu iki yönergenin grafiğini çıkarıcağız.
In short, we have no constraints.
Kısaca, Hiç bir sınırımız yok.
I'm talking about the constraints people accept… that they wish for and need.
Ben, insanların kendilerince ihtiyaç duydukları ve arzuladıkları baskılardan bahsediyorum.
That they wish for and need. I'm talking about the constraints people accept.
Ben, insanların kendilerince ihtiyaç duydukları… ve arzuladıkları baskılardan bahsediyorum.
Constraints people accept… that they wish for and need. I'm talking about the.
Ben, insanların kendilerince ihtiyaç duydukları… ve arzuladıkları baskılardan bahsediyorum.
Undiluted by those thousands of constraints and compromises and negotiations, which take so long.
Hem de çok fazla zaman alan binlerce kısıtlama, engel.
Journalists in Moldova have long faced constraints on press freedom.
Moldovadaki gazeteciler uzun zamandır basın özgürlüğüyle ilgili kısıtlamalarla karşı karşıyalar..
Constraints and their Poisson Bracket Algebra===== The constraints of classical canonical general relativity===In the Hamiltonian formulation of ordinary classical mechanics the Poisson bracket is an important concept.
Kısıtlamalar ve Poisson Braketi Cebri===== Klasik kanonik genel görelilik kısıtlamaları===Düzgün klasik mekanik Poisson braketinin Hamiltonyen formulasyonu önemli bir kavramdır.
Results: 126, Time: 0.0668

Top dictionary queries

English - Turkish