I CAN'T EXPLAIN IT in Turkish translation

[ai kɑːnt ik'splein it]
[ai kɑːnt ik'splein it]
bunu açıklayamam
açıklayamıyorum
i can't explain
can't quite account
i'm not explaining
açıklayamam
i can't explain
explain
i can't reveal
not
i cannot disclose
izah edemem
i can't explain
açıklayamam bilmiyorum
açıklamam mümkün değil

Examples of using I can't explain it in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I can't explain it. It's like something I need.
Bunu açıklayamam. İhtiyacım olan bir şey gibi.
I can't explain it but it's almost as if we're being watched.
Bunu tam olarak açıklayamam ama sanki biri, bizi gizlice izliyor.
Look,- I swear. I can't explain it.
Yemin ederim.- Bak… açıklayamıyorum.
I can't explain it. I don't know what it means.
Bunu açıklayamam. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum.
I can't explain it, but something weird happened to me down in the.
Açıklayamam, fakat bana garip bir şeyler oldu.
I can't explain it.- I swear.- Look.
Yemin ederim.- Bak… açıklayamıyorum.
But I promise you that Trevor's okay. I can't explain it.
Olduğuna seni temin ederim. Bunu açıklayamam… ama Trevorun iyi.
But I promise you that Trevor's okay. I can't explain it.
Ama Trevorın iyi olduğuna inanmak zorundasın. Bunu açıklayamam.
Something else happened, and I can't explain it, No.
Hayır. Başka bir şey oldu ve açıklayamıyorum.
I can't explain it… but I promise you that Trevor's okay.
Ama Trevorın iyi olduğuna inanmak zorundasın. Bunu açıklayamam.
Something else happened, and I can't explain it, No.
Başka bir şey oldu ve açıklayamıyorum. Hayır.
If you don't get it, I can't explain it.
Eğer bu şekilde anlamıyorsan, sana bunu açıklayamam.
I can't explain it, Colonel. I just have a gut feeling.
Sadece içimden gelen bir his. Açıklayamam, Albay.
but… I can't explain it.
ama… Açıklayamıyorum.
I can't explain it now, but you will understand soon.
Ama yakında anlayacaksın, tamam mı? Şimdi açıklayamam.
I can't explain it. She looks the same, but.
Aynı gibi görünüyor, ama… Açıklayamıyorum.
And you wouldn't believe it. I can't explain it.
Ama söylesem de inanamazsın. Bunu açıklayamam.
I can't explain it. Something is telling me we need to go in this direction.
Bir şey bana bu yönde gitmemiz gerektiğini söylüyor. Açıklayamıyorum.
I can't explain it exactly.
Tam olarak açıklayamam bunu.
I can't explain it, okay, but you are family.
Bunu açıklayabilirim sen ailemden biri gibisin.
Results: 169, Time: 0.0718

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish