PROGRAMME in Turkish translation

['prəʊgræm]
['prəʊgræm]
program
show
schedule
programming
software
programı
show
schedule
programming
software
programına
show
schedule
programming
software
programını
show
schedule
programming
software

Examples of using Programme in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Their training programme is simplicity itself.
Çalışma programları çok basit.
My father gave me access to every programme he oversaw.
Babam bana bütün programlara erişim yetkisi vermişti.
She is indispensable to my programme.
Bu kız programım için çok önemli.
This isn't part of my programme.
Bu benim programımın bir parçası değil.
This isn't part of my programme.
Bu programımın bir parçası değil.
My heavens! How does your programme work?
Tanrım! Programınız nasıl yapılıyor?
This is the end of our programme… Good night.
Bu programımızın sonu… İyi geceler.
Here we have Sponge Bob… Let's continue our programme with some interviews!
Programımıza bir kaç röportajla devam edelim… Bakın, Sünger Bobumuz da varmış!
The Gadget programme… are you sure you have worked out all the bugs?
Gadget programındaki tüm sorunların giderildiğine emin misin?
Let's continue our programme with some interviews… Okay, cinema verité.
Pekala. Sinema. Programımıza bazı görüşmelerle devam edelim.
That's the end of our popular music programme with the Arcangeli Orchestra.
Müzik programımız sona erdi. Art Congelee orkestrasıyla hafif.
I don't follow the programme.
Programları takip etmiyorum.
This girl could leap the programme forward years… decades into the future.
O kız programdaki çalışmalarımıza onlarca yıllık sıçrama yaptırıp… geleceğe ilerlemesini sağlayabilir.
They got a programme.
Programları var.
You have heard my little programme?
Naçizane programımı dinliyor musunuz?
We interrupt this programme for breaking news from the English coast.
Programımıza İngiltere kıyılarından gelen bir haber için ara veriyoruz.
I have always enjoyed your radio programme.
Sizin radyo programınızı severek dinliyoruz.
You should check your programme.
Belki de programınızı kontrol ettirmelisiniz.
Your euthanasia programme is party policy, isn't it?
Ötenazi programınız bir parti politikası öyle değil mi?
I'm sorry for spoiling your programme.
Programınızı berbat ettiğim için özür dilerim.
Results: 2658, Time: 0.0751

Top dictionary queries

English - Turkish