REFORMS in Turkish translation

[ri'fɔːmz]
[ri'fɔːmz]
reformları
reformation
yenilikleri
innovation
novelty
new
innovative
innovate
progressive
newness
immediacy
düzeltirse
to be fixed
to improve
amends
reformlar
reformation
reformların
reformation
reform
reformation
yenilikler
innovation
novelty
new
innovative
innovate
progressive
newness
immediacy

Examples of using Reforms in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
International Officials Warn BiH Against Stalling Reforms.
Uluslararası Yetkililer BHyi, Reformlardaki Duraklama Konusunda Uyardı.
That's the power of market reforms!
Bu, piyasa reformunun gücü!
I saw Han Jin Soo announce the finance reforms on the news.
Han Jin Soonun haberlerde finansal reformu açıkladığını gördüm.
constitution facing more reforms.
anayasası daha reformdan geçecek.
He pledged to fight corruption and poverty and to focus on EU-required reforms.
Yolsuzluk ve yoksullukla mücadele ve AB reformlarına odaklanma sözü verdi.
Sima was a political conservative who opposed Wang Anshi's reforms.
Sima, siyasi olarak muhafazakâr olup Wang Anshinin reformlarına karşı çıkmıştır.
Mao's warped economic reforms had led to famines in which up to 45 million people died.
Maonun sapkın iktisadi ıslahatları 45 milyon insanın öldüğü kıtlıklara sebebiyet verdi.
painful process of reforms, Romania has reached its objective.
acı veren bir reform süreci sonunda amacına ulaştı.
We will never be able to introduce any reforms like this.
Bir reformu bu şekilde tanıtmak asla mümkün olamaz.
A review of the main debates and reforms concerning this issue is also included.
Bu konudaki önemli tartışmalar ve reformlara ilişkin bir de inceleme yer almaktadır.
He's introducing reforms. Reforms?.
Reformlar! Reformlar mı yapıyor?
He's making reforms?!
Reformlar mı yapıyor?
Although patterning many reforms after European models, Tafari remained wary of European pressure.
Avrupa modellerinin arkasından birçok reformu gerçekleştirmesine rağmen, Avrupanın baskısına karşı temkinli davranmıştır.
Reforms allowed Christians to build new churches, which was previously prohibited.
Reformları ile birlikte daha önce Hıristiyanlara yasak olan kilise inşa etme hakkı.
But his fragmented government will need to complete many pending reforms after accession.
Ancak parçalanmış hükümeti üyelik sonrasında bekleyen bir çok reformu tamamlamak zorunda kalacak.
The two countries pledged to undertake substantive reforms to strengthen the rule of law.
İki ülke, hukukun üstünlüğünü güçlendirecek köklü reformlar yapma sözü verdi.
Market reforms in the 1990s privatized much of Russian industry
Larda Pazar yenilikleri, enerjide meydana gelen özelleştirmelerle önemli istisnalarda
Between 2012 and 2014, India extended these reforms to defence, telecom,
Yılı boyunca Hindistan, bu yenilikleri, savunma, telekomünikasyon,
The Zone is considered a testing ground for a number of economic and social reforms.
Bölge, bir takım ekonomik ve sosyal yenilikler için bir deneme alanı olarak görülmektedir.
Industrial policy reforms have substantially reduced industrial licensing requirements,
Sanayi politikası yenilikleri, endüstriyel lisanslama gereksinimlerini büyük ölüde azaltmış,
Results: 1648, Time: 0.0653

Top dictionary queries

English - Turkish