SIMULTANEOUS in Turkish translation

• eşzamanlı
• simültane
• eş zamanlı
• aynı anda
• simultane
• bir anda

Examples of using Simultaneous in English and their translations into Turkish

The plan was to launch simultaneous attacks early next year in multiple cities,
Plan önümüzdeki yılın başlarında farklı şehirlere eş zamanlı saldırılar yapmaktı.

In simultaneous referenda, Turkish Cypriots backed the plan sponsored by UN Secretary General Kofi Annan,
Eşzamanlı yapılan referandumlarda, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan planı Kıbrıs

In a series of simultaneous raids Monday, Turkish Special Police arrested up to 50 individuals for suspected links to the al-Qaeda network.
Türk Polisi Özel Kuvvetler Birimi Pazartesi günü düzenlediği bir dizi eş zamanlı baskında, Kaide ağıyla bağlantılı olduklarından şüphelenilen 50 kadar kişiyi tutukladı.

Chuck and Olive had simultaneous and sneaking suspicions that they were fooling themselves.
Ve hepsini hallettik. Chuck ve Olive aynı anda gizli bir şüpheye düştüler. Kendi kendilerini kandırıyorlardı.

Canonical events exp("aj") and are hyperbolic orthogonal and lie on the axes of a frame of reference in which the events simultaneous with the origin are proportional to.
Kanonik olaylar exp('' aj'') ve orijini ile eşzamanlı olayları ile orantılı olduğu referans çerçevesinin eksende dik hiperbolik ve Liedir.

All wired for simultaneous detonation. Look, to bring this place down, he would need 20 or 30 military-grade devices.
Burayı yerle bir etmek için, eş zamanlı patlama yapabilecek… kablolarla donanmış 20-30 aygıta ihtiyacı olur.

A quantum computer that's able to run more simultaneous equations than there are atoms in the universe.
Aynı anda, evrendeki atom sayısından çok denklem çözebilen bir kuantum bilgisayarı.

For instance, the traditional electro-static force described by Coulomb's law may be pictured in a simultaneous hyperplane, but relativistic relations of charge and force involve retarded potentials.
Örnek olarak Coulombun elektrostatik gücü simultane hiperdüzlem aracılığıyla resmedilebilir, ama güç ve yükün göreli ilişkileri aptalca sonuçlara yol açabilir.

They carry over 60 million simultaneous voice conversations,
Milyon eşzamanlı sesli konuşma taşıyorlar. Onlarca hükümet

The simultaneous determination of a particle's position
Aynı anda bir parçacığın konum

The console failed to attract third-party video game developers and consumers because of the announcement of the Sega Saturn's simultaneous release in Japan.
Konsol, Sega Saturnun Japonyadaki eşzamanlı sürümünün duyurulması nedeniyle üçüncü taraf video oyunu geliştiricileri ve kullanıcılarını tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmadı.

Saw the fortuitous and simultaneous rise of two synergistic political,
Tesadüfi ve simultane yükselişine politik

All simultaneous. But how would it look if it were proper to add the velocities?
Hepsi bir anda. Görüntünün ışık hızını da ekleseydik nasıl görünürdü?

I won simultaneous fulbright and rhodes scholarships… more than one scholarship, too.
Aynı anda, fulbright* ve rhodes* bursunu kazandım… Birden fazla bursu da var.

About the simultaneous vote for president and VP. I need to tell you, there is a lot of push-back on the Hill.
Capitol Hillde başkan ve yardımcısının aynı anda oylanmasına büyük tepki var.

Leaked information indicated that the plotters were planning to use liquid explosives taken on board in hand luggage to bring down as many as ten airplanes in nearly simultaneous attacks.
Sızan bilgiler, teröristlerin yaklaşık eşzamanlı saldırılarda, on kadar uçağa el bagajında sokacakları sıvı patlayıcıları kullanmayı planladığını gösteriyor.

Don't be ignorant,'cause this is definitely gonna be a party. Or simultaneous get-togethers if it makes it easier for you to swallow.
Cahilleşme, kesinlikle bir'' parti'' olacak yada eğer yutarsan, eş zamanlı toplantılar diyelim.

The screen's firmware currently allows detection of two points of simultaneous touch, but is technically capable of up to 10 points of touch.
Ekranın bellenimi şu anda iki eşzamanlı dokunma noktasının saptanmasına izin veriyor, ancak teknik olarak 10 noktaya kadar dokunabiliyor.

something you would never see in mainstream tap, a simultaneous, head-to-head tap-off.
alışılmış topuk danslarında asla göremeyeceğiniz bir şey deneyeceğiz. Eş zamanlı, karşı karşıya bir topuk düellosu.

The appointment of Mithridates the Younger as ruler of Colchis probably was of the same nature as the simultaneous installment of another son, Machares, as viceroy of Bosporus.
Genç Mithridatisin Kolhis hükümdarı olarak atanması, muhtemelen Eupatorun diğer oğlu Macharesin eşzamanlı olarak Bosporusun yöneticisi olarak atanmasıyla benzer yapıdadır.