UNDERGOING in Turkish translation

[ˌʌndə'gəʊiŋ]
[ˌʌndə'gəʊiŋ]
geçirdikten
to spend
to have
yaşamakta
to live
life
a living
to experience
alive
to survive

Examples of using Undergoing in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Adjustments must be made quickly in Serbia, analysts say, because the situation in the region is undergoing rapid transformation.
Analistlere göre, bölgedeki durum hızlı bir dönüşümden geçmekte olduğu için Sırbistanda ayarlamaların çabuk yapılması gerekiyor.
the properties of light rays reflected off mirrors, refracted through different media, or undergoing total internal reflection.
farklı ortamlarda kırılan ışığın ya da süregelen toplam iç yansımalardan oluşan ışığın özelliklerini tanımlamak için kullanılabilir.
the periods of stasis in the fossil record correspond to the parental population and the organisms undergoing speciation and rapid evolution are found in small populations
ebeveyn popülasyona karşılık gelmekte, buna karşı türleşen ve hızlı evrim geçiren organizmalar ise, küçük bir popülasyonda bulundukları
In a hypothetical universe undergoing a runaway big crunch contraction,
Kontrolden çıkmış bir büyük daralma geçiren varsayımsal bir evrende,
with natural selection and genetic drift acting most strongly on organisms undergoing speciation in novel habitats or small populations.
yeni yaşam ortamlarında ve küçük popülasyonlarda türleşme geçiren organizmalar üzerinde en çok etki eden doğal seçilim ve genetik sürüklenme ile birlikte birbirleriyle bağlantılıdır.
the Virgo gravitational wave detector(near Pisa, Italy) was offline and undergoing an upgrade; had it been online it would likely have been sensitive enough to also detect the signal,
İtalya yakınında) Başak yerçekimi dalga dedektörü çevrimdışı ve bir yükseltme geçiyor vardı; online olmuştur muhtemelen de büyük ölçüde olay konumlandırma düzeldi sinyali tespit etmek
That's a result of the compression your molecules undergo during the millisecond required for reconstitution.
Moleküllerinizin uğradığı basınçtan dolayı. sırasında milisaniye için gereklidir.
The magazine underwent significant layoffs in 2008.
Dergide 2008 yılında önemli işten çıkarmalar yapıldı.
He suffered from male breast cancer in 2008, which he had to undergo chemotherapy.
Yılında kemoterapiden geçmesi gereken erkek meme kanseri hastalığına yakalanmıştır.
Steuer underwent his fifth or sixth knee surgery in mid-1997.
Zeynep hicretin beş veya altıncı yılında Cemaziyelahir ayının beşinde Medinede gözlerini dünyaya açtı.
And our DNA underwent a violent transformation.
DNAlarımız şiddetli bir dönüşüm geçirdi.
The universe then underwent an exponential expansion called inflation.
Sonra evren şişme denen üstel bir genişlemeden geçti.
Our victim's undergone surgery.
Kurbanımız cerrahi operasyon geçirmiş.
Layla had to undergo another heart surgery.
Leyla başka bir kalp ameliyatı geçirmek zorundaydı.
Macedonia's school system undergoes reforms.
Makedonyanın okul sistemi reformdan geçiyor.
He had to undergo an operation immediately after his fall.
O düşüşünden hemen sonra bir operasyon geçirmek zorunda kaldı.
All of them underwent a voluntary isolation at home.
Hepsi evde gönüllü bir tecrit geçirdi.
He underwent a risky operation.
O riskli bir ameliyat geçirdi.
Even now he must undergo an identity check before he gets a meal!
Şimdi bile, yemeğini almadan önce kimlik kontrolünden geçmesi gerekiyor!
The change occurs when the body undergoes REM sleep.
Değişim vücut REM uykusuna girdiği zaman gerçekleşiyor.
Results: 40, Time: 0.3494

Top dictionary queries

English - Turkish