CONTENTIOUS in Turkish translation

• tartışmalı
• kavgacı
• çekişmeli
• yamanıdır
• kavgalı

Examples of using Contentious in English and their translations into Turkish

Maybe it had something to do with our… contentious relationship.
Belki de bu bizim… tartışmalı ilişkimizle ilgiliydi.

Giles Corey, and a more contentious.
Giles Çorey.- Ben söyleyeyim. Ve daha kavgacı.

At the motel. contentious history you two had. And there's the.
Pansiyondaydın. Tabii bir de… ikinizin tartışmalı geçmişi var.

Contentious history you two had. At the motel. And there's the.
Pansiyondaydın. Tabii bir de… ikinizin tartışmalı geçmişi var.

this crew is inefficient and contentious.
yetersiz ve çok kavgacı.

Contentious relationship. Maybe it had something to do with our.
Belki de bu bizim… tartışmalı ilişkimizle ilgiliydi.

Current businesses, Contentious issues.
Cari işler, Kavga meseleleri.

This Vote today is beyond contentious.
Bugünkü oy tartışmanın ötesinde.

And how contentious is the situation now?
Ve şimdi durum ne kadar tartışmalıdır?

I am not purposely contentious.
Ben kasten tartışmacı değilim.

He can be very contentious, so don't get thrown by anything.
Çok mücadeleci olabilir, o nedenle hiçbir şeye alınma.

Because it was so contentious?
O kadar sürtüşmeli olduğu için mi?

We don't want this to be contentious.
Biz de bunun mücadeleci olmasını istemiyoruz.

What I actually said is, they're not contentious at all.
Asil soyledigim ise, onlar tartismali falan degil.

Despite being so contentious, many academics are rather seduced by the idea.
Pek çok akademisyen bu fikirle baştan çıkarılmaktadır. Bu kadar çekişmeli olmasına rağmen.

However, given the politically contentious nature of the elections issue, the report triggered renewed debate in Tirana.
Ancak seçim sorununun siyasi açıdan tartışmalı niteliği göz önüne alındığında, rapor Tiranda yeni bir tartışmaya yol açtı.

Yes, even the most contentious Florentines can't resist the verse of Dante ringing off frescoed walls.
Evet, en kavgacı Floransalılar bile freskli duvarlarda yankılanan Dante dörtlüklerine karşı koyamaz.

The morning of Michelle's murder, a judge came down with a ruling in Samantha's contentious divorce case.
Michellein öldürüldüğü sabah, yargıç Samanthanın tartışmalı boşanmasıyla ilgili bir karar vermiş.

He went on to say that"Selfish and contentious people will not cohere, and without coherence nothing can be effected.
Şöyle devam ediyor:'' Bencil ve çekişmeli bir halk birbirine tutunamaz ve birlik olmayınca hiçbir etki yaratılamaz.

Macedonia's case is one of the contentious issues on the agenda of the two-day EU summit, which began in Brussels on Thursday.
Makedonyanın durumu, Perşembe günü Brükselde başlayan iki günlük AB zirvesinin gündemindeki tartışmalı konular arasında yer alıyor.