BIR OLAYDA in English translation

case
vaka
dosya
durum
olay
çanta
davayı
dava
incident
olay
vaka
kazası
kaza
hadise
bir hadise
occasion
durum
olay
fırsat
bir gün
kez
günde
vesileyle
etkinlik
özel gün
in any event
her halükarda
her durumda
her şekilde
herhangi bir olayda
thing
şey
birşey
olay
bir sey
şu
şeyi
meselesi
incidents
olay
vaka
kazası
kaza
hadise
bir hadise
situation
durum
olay
sorunumuz

Examples of using Bir olayda in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ona bir olayda yardım ediyorum!
I'm helping him on a case!
Ne zaman, bunun gibi bir olayda biriyle konuşmak zorunda olsak, biz.
Anytime we have to speak to someone in a case like this, we.
Kaptanlar olası nahoş bir olayda suçlanma yükümlülüğünden muaf tutulmak istiyorlar.
The captains want to be absolved of any blame should anything untoward happen.
Böyle bir olayda bundan nefret etmez misiniz?
Don't you hate that at an event like this?
Böyle bir olayda doğal olarak herkes zanlıdır.
Naturally everyone is suspected. In a case like this.
Böyle bir olayda doğal olarak herkes zanlıdır.
In a case like this naturally everyone is suspected.
Bir olayda burun spreyiydi,
On one occasion, it was a nasal spray,
Bir olayda, geçidin halka açıklanması kıyamete benzer bir dünya savaşına yol açtı.
In one case, public revelation of the Stargate caused an apocalyptic world war.
Bir olayda ona yardım ediyoruz.
We're helping her with a case.
Bir olayda ona yardım ediyoruz.
We're helping her with an investigation.
Böyle bir olayda hayatta kalmak için hazırlanmak basittir.
Preparing to survive such an event is simple logic.
Böyle bir olayda jüri olmaktan nefret ederdim.
I would hate to be a juror in a case like this.
Sana telefonda söylediğim gibi bana bir olayda yardım ediyorsun.
You're helping me with a case-- like I told you on the phone.
Evet, Bay Hanaokanın memleketindeki bir olayda.
Yes, over an incident in Mr. Hanaoka's home district.
Bir olayda, Sofyanın en lüks mahallelerinden birinde yer alan 1500 metrekarelik muazzam bir villaya sahip bir ailenin hiçbir gelir beyan etmediği ortaya çıktı.
In one case, a family owning a sumptuous, 1500 square meter villa situated in one of Sofia's poshest neighbourhoods has never declared any income whatsoever.
Şok edici bir diğer olayda da, tanınmış Türk-Ermeni gazeteci Hrant Dink Ocak ayında İstanbuldaki ofisinin önünde suikasta uğradı.
In yet another shocking incident, prominent Turkish-Armenian journalist Hrant Dink was assassinated outside his office in Istanbul in January.
en az bir belgelenmiş olayda birisinin yanlış yere aylarca hapiste yatmasına neden olduğunu söylüyor.
in at least one documented case has led someone to be wrongfully imprisoned for months.
Diyorum ki, böyle bir olayda… özelikle
A thing like this, can paralyze you. What I'm saying is,
Basında geniş yer verilen bir olayda, popüler bir enik müzik grubu olan Balkanikanın konserini basarak enstrümanları parçaladılar ve müzisyenlerini'' Şeytan işi'' olmakla suçladılar.
In one widely reported incident, they broke up a concert by Balkanika, a popular ethno band, smashing instruments and accusing the musicians of"Satan's work.
Yani burada, gerçeklikte, bir olay üzerinde çalışmaya başladınız ve aniden orada, rüyanızda da, başka bir olayda çalışmaya başladınız. Bana tamamen gerçekmiş gibi geliyor.
So you begin working on one case here in reality, and then, suddenly, you begin working another case there, in your dream.
Results: 113, Time: 0.0597

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English