REASON - Turkce'ya çeviri

['riːzən]
['riːzən]
sebep
cause
reason
motive
why
neden
why
cause
reason
mantık
logic
reason
sense
rational
prudence
bahane
excuse
reason
pretext
sebebi
cause
reason
motive
why
nedeni
why
cause
reason
sebebim
cause
reason
motive
why
sebebini
cause
reason
motive
why
nedenim
why
cause
reason
nedenini
why
cause
reason

Reason Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Los Angeles. Have you any reason to go there soon?
Yakınlarda oraya gitmek için sebebiniz var mı? Los Angeles?
I know that I have given you reason to doubt me, and I'm sorry.
Benden şüphe etmen için sebepler verdim biliyorum ve özür diliyorum.
And I'm sorry. I know that I have given you reason to doubt me.
Benden şüphe etmen için sebepler verdim biliyorum ve özür diliyorum.
For god knows whatever bizarre reason. Just because my half-wit daughter married you.
Kimbilir hangi tuhaf nedenden kızımla evlendin diye… Hayır baba, sadece.
We have reason to believe the Imperial Guard plans to equip their vessels with similar weaponry.
Donatmayı planladıklarına inanmak için nedenlerimiz var. İmparatorluk Muhafızlarının gemilerini benzer silahlarla.
Didn't the reason you refused to pay Aida's father.
Aidanın babasına ödeme yapmayı reddetme sebebiniz…- Hayır, sen de kal.
Do you have any reason to believe that it did?
Nedeniniz var mı? Vurduğuna inanmak için?
But your reason to climb Everest, has to be bigger than the mountain itself!
Ama sizin tırmanma nedeniniz, Everestin kendisinden daha büyük!
To believe that it did? Do you have any reason.
Vurduğuna inanmak için nedeniniz var mı?
We have good reason to think that… this child will be deformed.
Bunu düşünmek için geçerli nedenlerimiz var… bu… çocuk deforme olmuş olabilir.
Fornicating. I have reason to believe, Scudder spent Tuesday night in London.
İnanmak için sebeplerim var… Scudder salı akşamını… Londrada geçirdi… zina yaparak.
I have every reason to tell you what you want to hear… it keeps me breathing.
Duymak istediklerini söylemem için sebeplerim var… nefes almamı sağlıyor.
It keeps me breathing. I have every reason to tell you what you want to hear.
Duymak istediklerini söylemem için sebeplerim var… nefes almamı sağlıyor.
You don't need a reason to kill him, but you have one.
Onu öldürmek için nedene ihtiyacın yok, ama bir tane var.
How do you know them three… people who pecking others don't need any reason.
O üçünü nereden biliyorsun… Başkasını gagalayanın nedene ihtiyacı yoktur.
The reason we need you, important it is, Skywalker.
İhtiyacımız var size önemli nedenden Skywalker.
clearly there's a reason you came here.
buraya bir nedenden geldiniz.
Same reason you didn't tell us you were a spy.
Senin casus olduğunu bize söylememenle aynı nedenden.
Same reason pat tillman left the nfl to join the army.
Pat Tilmannın NFLden ayrılıp orduya girmesiyle aynı nedenden.
If it wasn't an accident, what reason did I have?
Eğer bir kaza değildiyse bunu hangi nedenden işledim?
Sonuçlar: 18614, Zaman: 0.0398

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce