DISARRAY in Turkish translation

[ˌdisə'rei]
[ˌdisə'rei]
kargaşa
mayhem
chaos
commotion
confusion
turmoil
mess
riot
disturbance
unrest
disorder
disarray
karışıklık
complex
messy
mess
intricate
chaotic
assorted
medley
tricky
mixed-up
confusion

Examples of using Disarray in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Disarray in our marriage. It was a symptom of… Chuck… It.
Evliliğimizdeki kargaşanın. Chuck… O-- Bir semptomuydu.
Chuck… It… It was a symptom of… disarray in our marriage.
Evliliğimizdeki kargaşanın. Chuck… O-- Bir semptomuydu.
But Wyatt… The possibilities. sees the ugliness and disarray.
Ancak Wyatt… çirkinliği ve kargaşayı görür. Olasılıklar.
The possibilities. But Wyatt… sees the ugliness and disarray.
Ancak Wyatt… çirkinliği ve kargaşayı görür. Olasılıklar.
The Wraith are in disarray, but that won't last forever.
Wraithler dağınıklık içindeler, ama bu o kadar uzun sürmeyecek.
Whispers of weakness and disarray are spreading amongst the great houses.
Zayıflık ve düzensizlik fısıltıları hanedanlar arasında yayılıyor.
Tis said he left his affairs in disarray. And…?
İşlerini karışık halde bıraktığı söyleniyor. Ve…?
Forgive my disarray.
Dağınıklığımı affedin.
Your last day when you left, disarray.
Gittiğin gün, son gün karmakarışıktı.
Dan's bedroom was in disarray.
Danın yatak odası düzensizlik içindeydi.
Christian was burdened with emotional disorders and psychological disarray.
Christian duygusal ve psikolojik zorluklar ve bozukluklar çekiyordu.
The last information describes a colony in complete disarray.
Elimizdeki son bilgiler, koloninin tamamının bir kargaşa içerisinde olduğudur.
morgan Found your office in disarray This morning.
Morgan bu sabah ofisinizi dağınık halde bulmuş.
But Wyatt… sees the ugliness and disarray. The possibilities.
Olasılıklar. Ancak Wyatt… çirkinliği ve kargaşayı görür.
But Wyatt… The possibilities. sees the ugliness and disarray.
Olasılıklar. Ancak Wyatt… çirkinliği ve kargaşayı görür.
Sees the ugliness and disarray. The possibilities. But Wyatt.
Olasılıklar. Ancak Wyatt… çirkinliği ve kargaşayı görür.
The possibilities. But Wyatt… sees the ugliness and disarray.
Olasılıklar. Ancak Wyatt… çirkinliği ve kargaşayı görür.
But Wyatt… sees the ugliness and disarray. The possibilities.
Ancak Wyatt… çirkinliği ve kargaşayı görür. Olasılıklar.
The possibilities. sees the ugliness and disarray. But Wyatt.
Olasılıklar. Ancak Wyatt… çirkinliği ve kargaşayı görür.
But Wyatt sees the ugliness and disarray.
Ancak Wyatt… çirkinliği ve kargaşayı görür.
Results: 62, Time: 0.1504

Top dictionary queries

English - Turkish