ENSURING in Turkish translation

[in'ʃʊəriŋ]
[in'ʃʊəriŋ]
sağlama
to make
to provide
to ensure
to get
to keep
to maintain
to allow
to secure
to help
enabling
sağlanması
right
thanks
thank you
alive
survive
garantilemek için
to ensure
to guarantee
to secure
to make sure
to assure
emin
sure
certain
confident
to ensure
i assure you
positive
sağlayacak
make
will provide
will
will allow
will help
will give
to ensure
would allow
can
will enable
sağlamak
to make
to provide
to ensure
to get
to keep
to maintain
to allow
to secure
to help
enabling
sağlamada
to make
to provide
to ensure
to get
to keep
to maintain
to allow
to secure
to help
enabling
sağlamakla
to make
to provide
to ensure
to get
to keep
to maintain
to allow
to secure
to help
enabling
güvence altına almak için
garantiye almaları için

Examples of using Ensuring in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ensuring that the town's civil war would go from a possibility to an inevitability.
Böylece kasabanın iç savaşı ihtimal olmaktan çıkıp kaçınılmaz oldu.
To an inevitability. Ensuring that the town's civil war would go from a possibility.
Böylece kasabanın iç savaşı ihtimal olmaktan çıkıp kaçınılmaz oldu.
Would go from a possibility to an inevitability. ensuring that the town's civil war.
Böylece kasabanın iç savaşı ihtimal olmaktan çıkıp kaçınılmaz oldu.
Ensuring lasting peace between our countries.
Ülkelerimiz arasında sürekli bir barışı sağlamak için.
During His Majesty's safe arrival. Naturally, as ensuring their absence.
Doğal olarak, Amaç Majestelerinin güvenle varması sırasında onların yokluğunu sağlamaktı.
You will have done your small part in ensuring America's way of life.
Sende küçük payını yerine getireceksin Amerikanın yaşam şeklinin korunmasında.
Ensuring he would become King of Wessex.
Wessex kralı olmayı garantiledi.
Ensuring no guards become suspicious. Adam will stay with the cart.
Adam arabada kalacak, gardiyanların şüphelenmemesini sağlamak için.
No, ensuring that your taxes don't go up is.
Hayır, ama vergilerinizin yükselmeyeceğini garantilemek öyle.
Ensuring local self-rule is seen as key to promoting ethnic reconciliation
Yerel öz yönetimin sağlanması Kosovada etnik uzlaşmayı destekleme
Acceptance of this reality by all would go a long way toward ensuring stability not only for Kosovo, but for the entire Western Balkans region and Europe as well.
Bu realitenin herkesçe kabul edilmesi sadece Kosovada değil bütün Batı Balkan bölgesi ve Avrupada da istikrarı sağlama yolunda büyük yol alınmasını sağlayacaktır.
Gradually the priority is moving away from basic infrastructure such as ensuring a clean reliable water supply,
Öncelikler yavaş yavaş, temiz ve güvenilir bir su kaynağı sağlanması gibi temel altyapı hizmetlerinden,
The software will be used for the implementation of a pilot project aimed at ensuring transparency of public sector management and communication between local self-government authorities and citizens.
Yazılımlar, kamu idaresinde şeffaflık ve yerel öz idare makamlarıyla vatandaşlar arasında iletişim sağlama amaçlı bir pilot projenin uygulanmasında kullanılacak.
The seed is another kind or ark, ensuring the survival of its species by riding the currents of the atmosphere to safe harbors.
Güvenli yerleri bulmak için kullanan bu tohum bir başka tür gemidir. Türünün hayatta kalmasını garantilemek için atmosferin akımlarını.
Six Canadians have been over there inspecting crops, ensuring the kids are getting enough to eat,
Altı Kanadalı tarla ürünlerini incelemek çocukların yeterli besini aldığına emin olmak için oradalar.
Other measures include improving access to sanitation such as ensuring use of functional and clean toilets and access to clean water.
Alınabilecek diğer tedbirler arasında işlevsel ve temiz tuvalet kullanımının ve temiz suya erişimin sağlanması gibi sanitasyon imkanlarının iyileştirilmesi sayılabilir.
Romania has thus achieved its objective of ensuring its long term security," President Traian Basescu said. Gabriel Petrescu/SETimes.
Cumhurbaşkanı Traian Basescu,'' Romanya, uzun vadeli güvenliğini sağlama hedefini gerçekleştirdi.'' dedi. Gabriel Petrescu/SETimes.
Forever. Above the sea, the wizard would keep her locked away, ensuring she would never find true love
Ebediyen. gerçek aşkı asla bulamayacağından emin olmuş ve kızın gücü onun olacakmış… Büyücü,
And I have a way of ensuring you will continue to do it. I know you do.
Bunu yapmana devam etmeni sağlayacak bir yol buldum. Sevdiğini biliyorum.
Measures the EU will push for include introduction of biometric passports, ensuring proper protection of the country's borders
ABnin alınmasını isteyeceği tedbirler arasında biyometrik pasaportların çıkarılması, ülke sınırlarına yeterli koruma sağlanması ve organize suç, yolsuzluk
Results: 176, Time: 0.0868

Top dictionary queries

English - Turkish