I CAN'T EXPLAIN in Turkish translation

[ai kɑːnt ik'splein]
[ai kɑːnt ik'splein]
açıklayamam
i can't explain
explain
i can't reveal
not
i cannot disclose
açıklayamadığım
i can't explain
obliged
it would explain
açıklayamıyorum
i can't explain
can't quite account
i'm not explaining
açıklayamayacağım
i can't explain
annabeth flaherty
annabeth flaherty , more than i could ever explain
izah edemem
i can't explain
bunu açıklayamam
bilmiyorum açıklayamam
açıklama yapamam
açıklayamayacağım çok
i can't explain
açıklayamam ama bizi her yerde görebilirler
açıklayamam yapamam

Examples of using I can't explain in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
There are very few things I can't explain.
Açıklayamayacağım çok az şey vardır.
The laser blasts seemed to end when the yelling stopped. I can't explain it.
Bunu açıklayamıyorum. Laser atışları çığlıklar kesildiği anda durmuşa benziyor.
An urgent family matter came up that I can't explain now.
Şu an açıklayamadığım acil bir aile meselesi çıktı.
I can't explain now.
Şu anda bunu açıklayamam.
I can't explain what happened.
Ne olduğunu izah edemem.
If God himself appeared and offered an explanation, I can't explain.
Tanrının kendisi görünüp bir açıklama sunsaydı… kimse tatmin olur muydu bilmiyorum. Açıklayamam.
Thanks be to God. I can't explain.
Açıklayamam. Yapamam. Tanrının varlığına şükür!
There are a lot of things that I can't explain.
Açıklayamayacağım o kadar çok şey var ki.
What's wrong? Carmen, I can't explain over the phone?
Carmen, telefonda anlatamam. Ne oldu?
There's a lot I can't explain right now. But in a while you will understand.
Şu an açıklayamayacağım çok şey var ama zamanla anlayacaksın.
I can't explain what caused the General to abandon Dannevirke.
Generalin Danevirkeden vazgeçmesinin asıl sebebini açıklayamıyorum.
I can't explain it to you any better than that.
Sana bundan daha iyi izah edemem.
I can't explain right now.
Şu anda bunu açıklayamam.
I was running a system allocation scan and found something I can't explain.
Bir sistem ayırma taraması çalıştırıyorum ve buldum Açıklayamadığım bir şey.
I can't explain. Thanks be to God!
Açıklayamam. Yapamam. Tanrının varlığına şükür!
That's absolutely true. There are very few things I can't explain.
Açıklayamayacağım çok az şey vardır. Kesinlikle doğru.
I was their doctor, and I can't explain what happened.
Onların doktoruydum ve ne olduğunu açıklayamıyorum.
With heart so full I can't explain.
Kalbim öyle bir güçle dolu ki anlatamam.
I saw something last night that I can't explain.
Birşey gördüm. Dinlemiyorum. Dinlemiyorum. Dün açıklayamadığım.
But I can't explain right now.
Ama şimdi bunu açıklayamam.
Results: 368, Time: 0.0692

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish