Examples of using I cannot wait in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Why you're following my girlfriend. I cannot wait to hear.
sir william. I cannot wait till lunchtime.
yemeğe kadar bekleyemem.I cannot wait to get away from that woman.
I cannot wait to hear why you're following my girlfriend.
Sevgilimi neden takip ettiğini duymak için sabırsızlanıyorum.I cannot wait to dance this soccer stuff right out of my head.
Bu futbol zırıltısını kafamdan atmak için dans etmeyi bekleyemeyeceğim.Because Usman, I cannot wait for any kind of help.
Çünkü Usman, herhangi bir yardım bekleyemem.I cannot wait until that thing turns on and cuts your head off.
O şeyin açılıp kafanı koparmasını sabırsızlıkla bekliyorum.I cannot wait that long.
Bu kadar uzun süre bekleyemem.I cannot wait for Friday.
Cumaya kadar bekleyemem.Ben bir cerrahım Ekselansları ve bekleyemem.Oh, it's big. I cannot wait till you see this.
Oh, büyük. Bunu görene kadar bekleyemem.I cannot wait till you see this. Oh, it's big.
Oh, büyük. Bunu görene kadar bekleyemem.Yes. I cannot wait till tomorrow.
Evet. Yarına kadar bekleyemem.No, no, no, no, no, i cannot wait.
Hayır, hayır, hayır, hayır, bekleyemem.I cannot wait for the courts to sort this out. Oh, please.
Lütfen yardım edin. Mahkemelerin sonuçlanmasını bekleyemem.I cannot wait to see her face.
Yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum.I cannot wait to see you be put to death.
Ölümünü izlemek için sabırsızlanıyorum.I cannot wait to see what's on this DVD!
O ana kadar… DVDyi seyretmek için sabırsızlanıyorum!I cannot wait to see it!
Görmek için sabırsızlanıyorum!I cannot wait to get away from this stupid family.
Çıkmak için bekleyemem ben bu aptal(!) aileden.
