AFFECTING in Turkish translation

• etkiliyor
• etkiler
• etkileyecek
• etkilemeden
• etkiledi
• etkilemeye

Examples of using Affecting in English and their translations into Turkish

Of affecting the world around us. because movement is the only way we have.
Çevremizdeki dünyayı etkilemek. çünkü hareket bizim sahip olduğumuz tek yol.

Because movement is the only way we have of affecting the world around us.
Çevremizdeki dünyayı etkilemek. çünkü hareket bizim sahip olduğumuz tek yol.

Gotta be giant cell arteritis. It's affecting the larger blood vessels.
Büyük damarları etkiliyorsa… Dev hücreli arterit olmalı.

What if he's telling the truth about the Mirrorverse affecting minds?
Ya Aynaevrenin zihni etkilemesi konusunda doğruyu söylüyorsa?

But what if he's telling the truth about the Mirrorverse affecting minds?
Ya Aynaevrenin zihni etkilemesi konusunda doğruyu söylüyorsa?

I can't tell if it's affecting anything.
Herhangi bir şeye etkisi olup olmadığını söyleyemem.

Indirectly affecting the stability of our economy.
Dolaylı yoldan ekonomimizin istikrarını etkiliyormuş.

Clearly, something was being secreted by the vagus nerve and affecting the heart.
Açıkçası, bir şey vagus siniri tarafından salgılanıyor ve kalbi etkiliyordu.

Maybe there's a way to keep Samantha from affecting anyone while still keeping you healthy.
Belki senin sağlığını bozmadan Samanthanın başkalarını etkilemesini durdurmanın bir yolu vardır.

The radiation must be affecting the memory centers of your brain.
Bu radyasyon, sizinde beyninizde bulunan hafıza merkezini, etkilemiş olmalı.

Be a lot more affecting if you hadn't bonded over something so completely idiotic.
Bu kadar aptalca bir şey yüzünden bağlanmasaydınız daha etkili olurdu.

Memory loss affecting a specific event.
Hafıza kaybı, belli bir olaydan etkilenir.

I agree, especially when personal grudges end up affecting those who are innocent.
Bence de… özellikle kişisel kinler sonunda masum olanları etkiliyorsa.

Not if it's affecting the efficiency of this agency.
Bu kuruluşun verimliliğini etkiliyorsa, değil.

Post-traumatic stress is a complicated disorder affecting many of our military's finest.
Travma sonrası stres karışık bir rahatsızlıktır ve ordunun en iyi askerlerini etkilemiştir.

And here you were again, affecting him the same way.
Ve burada onu yine aynı biçimde etkilemişsin.

The NFPC has continued to advocate on issues affecting social justice and priestly life.
Kontesin Russellın sosyal adalet üzerindeki görüşleri ve prensipleri konusundaki etkileri yaşantısı boyunca devam etti.

Fei-hung wrongly drank industrial alcohol affecting his eyes.
Fei-hung boksunu göstermek için, yanlışlıkla endüstriyel alkol kullanmış ve bu gözlerini etkilemiş.

It was really affecting productivity.
Verimliliği çok etkiliyordu.

This 2-step approach helps to eliminate false interrupts from affecting the system.
Bu iki basamak yanlış iş kesmelerin sistemi etkilemesini azaltmak için yardımcı olur.