INSTEAD in Turkish translation

• yerine
• aksine
• yerinede

Examples of using Instead in English and their translations into Turkish

Instead, He wants you to focus on talents.
Bunu yerine kendi yeteneğine odaklanmanı ister.

Instead of butter.
Instead tereyağı.

Instead, it featured the world's greatest physicists and mathematicians.
Tersine, dünyanın en büyük fizikçi ve matematikçileri devreye girmişti.

Instead, I will leave you with this. Sayonara.
Bunu yerine seni bununla baş başa bırakacağım hoşça kal.

Instead they helped facilitate a genocide of a people who would ultimately become their best customers.
Ama bunun tersine eninde sonunda en iyi müşterisi olacak kişilerin soykırımını kolaylaştırdılar.

Instead, I have been unwittingly assisting them.
Bunu yerine, onlara bilmeden yardım ediyormuşuz.

Somebody who could save you… decides to let you die instead.
Seni kurtarabilecek biri onun için ölmene izin veriyor.

But instead, you chose a total stranger and turned her into something dark.
Ama bunu yerine, sen bir yabancıyı seçip hayatını karanlıklara boğdun.

With luck, five years in prison, instead of 20.
Şanslıysan, gelecek 20 yılınının 5 yılını hapiste geçirme teklifi.

Is there something you would like instead?
Yerine başka bir şey ister misin?

Instead, you got a woman.
Ama bir kadın buldun,

Instead I was the biggest disappointment in my mother's life.
Ama ben… annemin hayatındaki en büyük hayal kırıklığı oldum.

But instead, I listened to you.
Ama bunu yapmak yerine seni dinledim.

Instead, what she really wanted to do was make films.
Onun gerçekten yapmayı istediği şey film çekmekti.

Instead, we sent two tigers!
Halbuki biz, iki kurt göndermişiz!

Arguing instead of admitting it's all broken.
Kabul edeceğine tartışıyorsun. Herşeyi bozuyorsun.

Instead, the Moon has moved again.
Ancak, ay yeniden hareket etti.

Instead, this government acts out of pride and rejects the help of the jedi.
Oysa ki bu hükümet gurursuzca hareket ederek Jediların yardımını kabul etmemektedir.

Instead you taught it to love you.
Sense ona seni sevmeyi öğretmişsin.

Instead, you forgave his lies, just like Daisy
Ama sen onun yalanlarını affettin.