SURE in Turkish translation

• emin
• elbette
• tabi
• kesinlikle
• kesin
• tabiî
• tabii
• eminim
• eminsin
• emindim

Examples of using Sure in English and their translations into Turkish

Thanks.- Do you live far from here? Sure.
Teşekkürler. -Oturduğun yer buraya uzak mı? -Tabi.

Charlie Brown.- Sure.
Charlie Brown. Tabiî.

Thanks. Sure.- Do you live far from here?
Teşekkürler. -Oturduğun yer buraya uzak mı? -Tabi.

You were so sure we would win, you gave away our spot.
Kazanacağımızdan çok emindin, yerimizi hediye ettin.

You were sure they killed me on the boat, right?
Onların beni teknede öldürdüğüne emindin, sen değil mi?

After I got sick, my mom… She was sure that the bike caused it.
Buna bisikletin neden olduğundan emindi. Hastalandıktan sonra annem.

You were sure it was Henderson. Right from the beginning.
Henderson olduğundan emindin. En başından.

Then just stop pushing the button. If you're so sure it's not real.
Gerçek olmadığına bu kadar eminsen… düğmeye basmayı bırak öyleyse.

Then just stop pushing the button! If you're so sure it's not real.
Gerçek olmadığından bu kadar eminsen… düğmeye basmayı bırak.

But they feel sure about it.- It's far.
Başaracaklarından eminler ama.- Uzak orası.

If you're sure the house is empty, why are we whispering?
Evin boş olduğundan eminsen neden fısıldıyoruz?

Why are you guys so sure that he wants to destroy the world?
Neden bu kadar eminsiniz dünyayı yok etmek istediğini?

Why were you so sure that that was the password?
Şifrenin o olduğundan neden o kadar emindin?

Phoebe, you were sure Ben was gonna be a girl.
Phoebe, Benin de kız olacağından emindin.

Phoebe, you were sure Ben was gonna be a girl.
Phoebe, Benin de bir kız olacağından emindin.

You were so sure breaking things off was the right thing to do.
Ayrılarak en doğru olanı yaptığına emindin.

And Raymond is sure he saw him reading that night, too.
Ve Raymond onun o gece de okuduğundan emindir.

You were too sure of yourself.
Kendinden çok emindin.

But if you're sure… I have never been so sure of anything.
Hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım. Ama sen eminsen.

Say, what makes you so sure these mummies are buried in this swamp?
Söylesenize, mumyaların bu bataklıkta olduğuna nasıl bu kadar eminsiniz?