TRYING TO PROVE in Turkish translation

['traiiŋ tə pruːv]
['traiiŋ tə pruːv]
kanıtlamaya çalışmakla
ispatlamaya çalışıyor
ispat etmeye çalışan
kanıtlamaya çalışmak
kanıtlamaya çalıştığını
kanıtlamaya çalışmanın
ispat etmeye çalışmakla

Examples of using Trying to prove in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
That our chief has been trying to prove exists for 20 years? You mean the non-existent entity?
Şefimizin 20 yıldır varlığını kanıtlamaya çalıştığı olmayan kurum mu?
You mean the non-existent entity that our chief has been trying to prove exists for 20 years?
Şefimizin 20 yıldır varlığını kanıtlamaya çalıştığı olmayan kurum mu?
All those years trying to prove to me that I was broken.
Onca yıl boyunca benim bozuk olduğumu kanıtlamaya çalıştın.
I'm tired of trying to prove I still have any value around here.
Buralarda hala bir değerim olduğunu kanıtlamaya çalışmaktan bıktım.
Trying to prove something to him, I guess.
Ona bir şeyler kanıtlamaya çalışıyordum, sanırım.
He could have committed a breach trying to prove his case.
Davasını ispatlamaya çalışırken bir ihlalda bulunabilirdi.
I stopped trying to prove them wrong.
Yanıldıklarını kanıtlamak için didinip durdum.
You're nothing but a boy trying to prove himself a man.
Erkekliğini ispatlamaya çalışan bir çocuktan başka bir şey değilsin sen.
Trying to prove me innocent.
Trying to prove something?
Birşeyler kanıtlamaya çalışmak mı?
It's like he was collecting evidence, trying to prove that Ali set Curtis up.
Alinin Curtise tuzak kurduğunu ispatlamak için delil topluyormuş sanki.
You probably swum it out of socket trying to prove you're still 19.
Hâlâ 19unda olduğunu ispatlamak için omzun çıkıncaya kadar yüzmüşsündür.
It's easy to see this case as one man trying to prove his innocence.
Bunu masumiyetini kanıtlamaya çalışan birinin davası olarak görmek kolay.
As one man trying to prove his innocence. It's easy to see this case.
Bunu masumiyetini kanıtlamaya çalışan birinin davası olarak görmek kolay.
He's like a kid trying to prove himself.
Kendini kanıtlamaya çalışan bir çocuk gibi.
I thought I was a stuck-up student trying to prove herself?
Kendini kanıtlamaya çalışan burnu havada bir öğrenciydim?
Trying to prove how much he loved me, or something.
Falan ispatlamak için. Beni ne kadar sevdiğini.
I think he's spinning out, trying to prove himself.
Sanırım kendini ispatlamak için kontrolden çıktı.
Trying to prove something?
Birşey mi kanıtlamaya çalışıyorsun?
Trying to prove something?
Birşeyler kanıtlamaya çalışarak.
Results: 159, Time: 0.0512

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish