NOMADIC in Turkish translation

[nəʊ'mædik]
[nəʊ'mædik]
göçebe
nomadic
wandering
wanderer
migratory
the bedouin
pikey
of nomads
göçmen
immigrant
immigration
migratory
refugee
settler
migrating
pilgrim
nomadic
émigré
expatriate
göçebeler
nomadic
wandering
wanderer
migratory
the bedouin
pikey
of nomads

Examples of using Nomadic in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Some societies, such as the Moche, had ritual hematophagy, as well as the Scythians, a nomadic people of Russia, who drank the blood of the first enemy they killed in battle.
Mocheler gibi bazı toplumlarda kan emme ayinleri yapılırken Rusyanın yerel topluluklarından olan schytialılar savaşta ilk öldürdükleri düşmanın kanını içerler.
In 2011 Braidotti published two new books: the renewed and revised edition of Nomadic Subjects and collection of essays Nomadic Theory.
Yılında Braidotti yeni iki kitap yayımladı: Nomadic Subjects( Göçebe Özneler) in yenilenmiş ve gözden geçirilmiş baskısı ve Nomadic Theory( Göçebe Kuramı) nın makale derlemesi.
Just in my interview today, I-I might have said that you were the founder and ceo of the nomadic company and that we were the world's leading supplier of organic staplers, and that I was
Bugünkü görüşmemde Göçebe Şirketinin kurucusu ve genel müdürü olduğunu ayrıca dünyanın önde gelen organik zımba pazarlamacılarından olduğumuzu bir
In the 11th and 12th centuries, constant incursions by nomadic Turkic tribes, such as the Kipchaks and the Pechenegs, caused a massive migration of Slavic populations to the safer, heavily forested regions of the north, particularly to the area known as Zalesye.
Ve 12. yüzyıllarda, Kıpçaklar ve Peçenekler gibi göçebe Türk boyları tarafından sürekli yapılan akınlar Slav nüfusun büyük oranda özellikle Zalesye olarak bilinen daha kuzeyde güvenli yoğun ormanlık bölgelerine göçüne neden oldu.
But the transition from a traditional nomadic caribou hunting economy to a non-migratory urban life was unsuccessful: as much as a third of the"Churchill Chipewyan" population died as a direct result of the relocation to Churchill.
Fakat, geleneksel göçebe rengeyiği avcılığı ekonomisinden göçebe olmayan yerleşik şehir yaşamına geçiş başarısız olmuş ve'' Churchill Chipewyan'' dedikleri Sayisi Denelerinin nüfusunun üçte biri( yaklaşık 100 kişi) tehcirin doğrudan sonucu olarak ölmüştür.
The city architecture did not develop much until the mid 19th century due to the nomadic living styles of the Turkmens
Kent mimarisi, kentte yaşayan Türkmenlerin ve Yörüklerin göçebe yaşam tarzları ve Seyhan Nehrinin taşması sonucu
After the Northern Xiongnu fled into the Ili River valley in AD 91, the nomadic Xianbei occupied the area from the borders of the Buyeo Kingdom in Manchuria to the Ili River of the Wusun people.
Kuzey Hiungnunun MS 91 yılında İli Nehri vadisine kaçması sonrasında göçebe Siyenpiler; Mançuryadaki Buyeo Krallığı sınırlarından Usun halkının ikamet ettiği İli Nehrine kadar uzanan alan üzerinde hakimdi.
such places as Ipatovo, Sintashta, Arkaim, and Pazyryk, which bear the earliest known traces of mounted warfare, a key feature in the nomadic way of life.
Pazırık gibi yerlerde keşfedilmiş olup, göçebe şeklindeki yaşamın önemli bir özelliği olan atlı savaşların bilinen en eski izlerini taşımaktadır.
succeeded the Greek colonies, was also overwhelmed by nomadic invasions led by warlike tribes, such as the Huns and Eurasian Avars.
Avrasya Avarları gibi savaşçı kabileler tarafından yönetilen göçebe saldırıları tarafından yıkılmıştır.
small bands of nomadic hunters and their kindred spirits, the wolf packs.
Bu sürüleri takip eden göçebe avcılar ve yakın akrabaları olan kurtlar bulunuyordu.
The history takes viewers through the traditional nomadic attire of the Kyrgyz, whose conversion to Islam from shamanistic beliefs was a drawn out process that did not reach a peak until the middle of the 19th century.
Tarih, izleyicileri şamanistik inançlardan İslama geçişin 19. yüzyılın ortalarına kadar zirveye ulaşmadığı bir süreci yaşayan Kırgızların geleneksel göçebe kıyafetlerin arasına götürüyor.
Although the threat of nomadic incursions could never be fully resolved,
Bu kavimlerin saldırıları hiçbir zaman tamamen bitirilemediyse de, tehdit eden göçebelere karşı koordineli girişilen seferler sayesinde,
camp"Vtoraya Rechka" near Vladivostok that year, Nadezhda Mandelstam led an almost nomadic life.
ölümünün adından Nadezhda Mandelstam, yaşamını neredeyse göçebe gibi sürdürdü.
all of which made you not like your king very much so if you saw any nomadic invaders coming by you might just be like"Hey nomadic invaders!
o kadar çok ki eğer bir istilacı göçebe görürseniz aynen şöyle olurdunuz:'' Hey göçebe istilacılar!
Nomadic culture.
Göçebe kültürü.
Nomadic years?
Göçebe yılları mı?
B, Nomadic Theory.
B, Göçebe Kuramı.
A nomadic explorer.
Bir göçebe.
It means to be nomadic.
Bir göçebe olmak demek.
The Australian Aborigines were nomadic hunter-gatherers.
Avustralya Aborjinleri göçebe avcı toplayıcılardı.
Results: 247, Time: 0.0664

Top dictionary queries

English - Turkish