VALIDATED in Turkish translation

['vælideitid]
['vælideitid]
onaylanmış
approval
confirmation
consent
blessing
ratification
verification
confirm
authorization
validation
endorsement
geçerli
valid
current
good
effective
viable
probable
admissible
same
legitimate
applicable
onaylamış
to confirm
approve
approval
to endorse
to verify
agree
to validate
to acknowledge
doğrulamış
to confirm
to verify
confirmation
verification
to corroborate
to authenticate
validating
i affirm
to substantiate
onaylanan
approval
confirmation
consent
blessing
ratification
verification
confirm
authorization
validation
endorsement

Examples of using Validated in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Are very exciting. Now, this is not a scientifically validated study, but the results that we're seeing.
Bu bilimsel olarak geçerli bir çalışma değil ama sonuçlar heyecan verici.
Well meeting Bandura was really cathartic for me because I realized that this famous scientist had documented and scientifically validated something that we have seen happen for the last 30 years.
Bandurayla buluşmak benim için gerçekten vurucuydu çünkü öğrendim ki, bu ünlü bilimci 30 yıldır varlığına tanıklık ettiğimiz bir şeyi belgelemiş ve bilimsel olarak onaylamış.
Hold on a second! I have a contract, validated by the United States court system!
Durun! Birleşik Devletler mahkemesince… onaylanan bir anlaşmam var!
Because it is completely irrelevant whether this ticket is validated today or the day after tomorrow.
Çünkü biletin bugün ya da yarından sonraki gün… geçerli olmasının hiçbir manası yok.
This ticket is validated today or the day after tomorrow. Because it is completely irrelevant whether.
Çünkü biletin bugün ya da yarından sonraki gün… geçerli olmasının hiçbir manası yok.
In addition to other objectives, these two tests validated Ares motor performance at extreme temperatures.
Yapılan diğer testlerin yanı sıra bu iki Ares motorunun yüksek sıcaklıktaki performansı onaylanmıştı.
Was now being validated by somebody else. That something that I had known was really good?
Gerçekten iyi olduğunu zaten bildiğim bir şeyin… şimdi bir başkası tarafından onaylandığını?
She said that she chose Wallace because he validated her from the crib and that's he's been a disappointment ever since.
Beşikte onu kabul ettiği için Wallaceı seçtiğini söyledi ve ondan itibaren o onun için bir düş kırıklığı oldu.
There are four kinds of strength, or resilience, that contribute to post-traumatic growth, and there are scientifically validated activities that you can do every day to build up these four kinds of resilience, and you don't need a trauma to do it.
Travma sonrası gelişme ile ilişkilendirilen dört çeşit güç ya da dayanıklılık var ve travma yaşamaksızın bu dört çeşit dayanıklılığa sahip olabilmek için her gün yapabileceğiniz bilimsel olarak onaylanmış aktiviteler var.
to 7.7% of GDP, up from from the 5% reported in April and validated by the EU office, Eurostat.
AB ofisi Eurostat tarafından onaylanan GSYİHnın% 5inden% 7,7sine revize edildi.
The court still validates, right?
Mahkeme hâlâ geçerli, değil mi?
Configure Validating Servers.
Denetleyen Sunucuları Yapılandır.
We validate, but OK.
Biz park ettirirdik ama neyse.
Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation.
Kızgın bir müşterinin duygularını onaylama durumun yatıştırılmasında etkili bir yoldur.
Something that validates your entire life?
Hayatını geçerli kılacak ?
What do they mean,"validate"?
Onaylama'' ne demek istiyorlar?
The court validates the arrest of the accused.
Mahkeme onaylıyor. sanığın tutuklanması.
Validate& Links.
Bağlantıları Onayla.
But Hameroff feels that research is slowly validating his claims.
Fakat Hameroff; bu araştırmanın, iddialarını yavaş yavaş onaylıyor olduğunu düşünüyor.
Validate previous session.
Önceki oturumun geçerliliğini doğrula.
Results: 43, Time: 0.0733

Top dictionary queries

English - Turkish