DIFFERED in Turkish translation

['difəd]
['difəd]
farklıydı
difference
notice
realize
matter
different
know
spot
recognize
realise
distinction
anlaşmazlığa düştüler
açıklayacaktır
will explain
differed
would explain
clear
used
farklı
difference
notice
realize
matter
different
know
spot
recognize
realise
distinction
ayrılığa düştü
ihtilâfa
ihtilafa
anlaşmazlığa düştüğü

Examples of using Differed in English and their translations into Turkish

{-}
  • Ecclesiastic category close
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
But they differed, and some of them believed and some of them disbelieved.
Fakat onlar ihtilafa düştüler de içlerinden kimi iman etti, kimi de inkar etti.
But the factions differed among themselves.
Ama aralarından çıkan guruplar, bir ihtilafa düştüler.
Yet the parties differed among themselves.
Ama aralarından çıkan guruplar, bir ihtilafa düştüler.
Just that my principles differed from yours.
Sadece sizin ve benim çalışma ilkelerimiz faklıydı.
The parties also differed on amending rules for presidential elections.
Partiler, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin kuralların değiştirilmesi konusunda da anlaşamadılar.
jury opinions differed.
jürinin görüşlerinin farklı olduğunu vurguladı.
But the factions differed among themselves. So woe to the wrongdoers from the suffering of a painful Day!
Ondan sonra kendisine mensup birtakım fırkalar aralarında ayrılığa düştüler. Gayet acı bir günün azabından zalimlerin vay haline!
But the factions differed among themselves. Woe alas to the sinners for the torment of the grievous Day!
Ondan sonra kendisine mensup birtakım fırkalar aralarında ayrılığa düştüler. Gayet acı bir günün azabından zalimlerin vay haline!
The modus operandi of the Torso killer differed from that of the Ripper, and police at the time discounted any connection between the two.
Torso Katilinin cinayetlerini uygulama şekli Karındeşenden farklıydı ve polis bu ikisi arasındaki herhangi bir bağlantıyı yok saymıştır.
The sabbath was only appointed for those who differed thereon; and verily thy Lord will judge between them on the Judgment-Day concerning that wherein they have been differing..
Cumartesi tatili, sadece onda ihtilaf edenlere farz kılındı. Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında, onlar arasında kıyamet günü hüküm verecektir.
The Libya Contact Group meeting, the fourth since it was formed in March, differed from previous ones in focusing on the post-Gadhafi transition, rather than on NATO's military campaign.
Mart ayında kurulmasından bu yanaki dördüncü Libya Temas Grubu toplantısı, NATOnun askeri harekatından çok Kaddafi sonrası geçişe odaklanması açısından öncekilerden farklıydı.
The sabbath was only appointed for those who differed thereon; and verily thy Lord will judge between them on the Judgment-Day concerning that wherein they have been differing..
Cumartesi tatili, ancak onda ihtilaf edenlere( farz) kılınmıştı. Kıyamet günü Rabbin, muhakkak onların ihtilafa düştükleri şey hakkında aralarında hüküm verecektir.
But the denominations from among them differed[and separated], so woe to those who have wronged from the punishment of a painful Day!
Ondan sonra kendisine mensup birtakım fırkalar aralarında ayrılığa düştüler. Gayet acı bir günün azabından zalimlerin vay haline!
His recalculations differed substantially from the official figures, particularly for the value of the capital stock.
Yeniden hesaplamaları, özellikle sermaye stokunun değerleri bazında resmi rakamlardan büyük ölçüde farklıydı.
And only those to whom(the Scripture) was given differed concerning it after clear proofs had come unto them through hatred.
Oysa kitap verilenler kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan ötürü onun hakkında anlaşmazlığa düştüler.
The sabbath was only appointed for those who differed thereon; and verily thy Lord will judge between them on the Judgment-Day concerning that wherein they have been differing..
Sebt( cumartesi) tatili, ancak onda ihtilaf edenlere farz edilmişti. Rabbin kıyamet günü ihtilaf ettikleri hususlarda onlar hakkında elbette hükmünü verecektir.
Then the sects differed among themselves. Woe then Unto those who do Wrong because of the torment of an afflictive Day!
Ondan sonra kendisine mensup birtakım fırkalar aralarında ayrılığa düştüler. Gayet acı bir günün azabından zalimlerin vay haline!
approaches pursued during the Khrushchev Thaw, Brezhnev's policy significantly differed from Khrushchev's precedent in two ways.
yaklaşımlar bazı benzerlikler taşırken, Brejnevin politikası Kruşçev çözülmesinden iki ana konuda önemli ölçüde farklıydı.
Surely on the Day of Resurrection He will make clear the Truth concerning the matters over which you differed.
Hakkında ihtilafa düşmekte olduğunuz şeyi kıyamet gününde mutlaka size açıklayacaktır.
Those to whom the Scripture was given differed only after knowledge came to them, out of envy among themselves.
Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki'' kıskançlık ve hakka başkaldırma''( bağy) yüzünden ayrılığa düştüler.
Results: 122, Time: 0.06

Top dictionary queries

English - Turkish