JEOPARDIZING in Turkish translation

Trafficking government property, jeopardizing national security, treason… each one is punishable by life imprisonment.

Hükümet malının ticaretini yapmak, ulusal güvenliği tehlikeye atmak, hainlik bunların her biri ömür boyu hapis cezası demektir.

I would never dream of jeopardizing your amateur standing,

Sizin amatör bakış açınızı tehlikeye atmayı istemem ama Olimpiyatları,

And you would never dream of jeopardizing everything by doing something stupid and illegal, would you?

Aptalca ve yasadışı bir şey yaparak her şeyi tehlikeye atmayı hayal bile etmesin, değil mi?

Wanna make sure he gets nowhere with Penny without jeopardizing your friendship with either of them?

İkisiyle de arkadaşlığını tehlikeye atmadan Penny ile işlerin yürümeyeceğinden emin olmak ister misin?

You wanna make sure he gets nowhere with Penny… without jeopardizing your friendship with either of them?

İkisiyle de arkadaşlığını tehlikeye atmadan… Penny ile işlerin yürümeyeceğinden emin olmak ister misin?

And when she started spilling those secrets at the reunion, jeopardizing your whole practice, you shut her up.

Ve bu sırları buluşma sırasında etrafa saçmaya başlayıp tüm mesleğinizi tehlikeye attığında çenesini kapattınız.

And jeopardizing America's space program. I, on the other hand, have just been suspended upon further review for breaking onto a base.

Bir üsse zorla girip Amerikanın uzay programını tehlikeye attığım için açığa alındım Ben ise detaylı incelemeler sonucunda.

Upon further review for breaking onto a base and jeopardizing America's space program. I, on the other hand, have just been suspended.

Bir üsse zorla girip Amerikanın uzay programını tehlikeye attığım için açığa alındım Ben ise detaylı incelemeler sonucunda.

I, on the other hand, have just been suspended upon further review for breaking onto a base and jeopardizing America's space program.

Bir üsse zorla girip Amerikanın uzay programını tehlikeye attığım için açığa alındım Ben ise detaylı incelemeler sonucunda.

And jeopardizing America's space program. upon further review for breaking onto a base I, on the other hand, have just been suspended.

Bir üsse zorla girip Amerikanın uzay programını tehlikeye attığım için açığa alındım Ben ise detaylı incelemeler sonucunda.

I like you, La Pira, but I can't afford jeopardizing good, strong businesses.

Seni severim La Pira ama… Bu riski iyi karşılayamam, zor işler bunlar..

But you think I would barge into a courtroom, Jeopardizing a murder investigation, to arrest you On a hunch or a theory?

Peki, sence bir teori ya da içgüdüden hareketle seni tutuklamak için bir cinayet duruşmasını tehlikeye atar mıyım?

By jeopardizing your own.

Kendininkini tehlikeye atarak.

That involve jeopardizing our operation?

İşiniz operasyonumuzu tehlikeye atmak mı?

But not by jeopardizing the crime scene.

Ama olay yerini tehlikeye atarak değil.

You're jeopardizing your retirement benefits!

Emeklilik haklarınızı tehlikeye atıyorsunuz!

This jeopardizing his future as our leader.

Gelecekte liderimiz olma şansınızı riske atıyorsunuz.

Is it really worth jeopardizing your future?

Geleceğini tehlikeye atmaya değer mi?

Jeopardizing the mission.

Görevi tehlikeye atıyorsun.

I don't need any delays jeopardizing that.

Bunu riske atacak bir gecikme istemiyorum.

Examples of using Jeopardizing in English and their translations into Turkish