ALIENATED in Turkish translation

['eiliəneitid]
['eiliəneitid]
yabancılaşmış
foreign
stranger
alien
outsider
unfamiliar
outlander
intruder
gringo
exotic
uzaklaştırdı
to get away
away
to walk away
step away
to move away
to alienate
yabancılaştırılmış
foreign
stranger
alien
outsider
unfamiliar
outlander
intruder
gringo
exotic
yabancılaşma
foreign
stranger
alien
outsider
unfamiliar
outlander
intruder
gringo
exotic

Examples of using Alienated in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
they have alienated youth, they- like us- don't have prayer in schools.
oyunlar yabancılaşmış bir gençlik var. Bizimki gibi okullarda dua da yok.
Carl Decker did brilliant work for us, but he alienated everyone he worked with.
Carl Decker bizim için olağan üstü işler çıkardı, ancak birlikte çalıştığı herkesi kendisinden uzaklaştırdı.
Or would your life have been… some pitiful, alienated- misplaced waste?
Yarının yaşayacakmıyız. Bunun bir garantisi varmı? Zavallı, yabancılaşmış. Yanlış yerleştirilmiş atık?
When you have a talent as big as mine, a lot of niggers, they don't understand you and you can feel alienated.
Benim kadar yetenekli olduğunuzda bir sürü zenci sizi anlamaz. Ve yabancılaşmış hissedersiniz.
Naked City" is a nickname for New York, and"Spleen" embodies the melancholia and inertia that come from feeling alienated in an urban environment.
Çıplak Şehir'' New York için bir lakap ve'' Dalak'' kentsel bir çevredeki yabancılaşma duygusundan gelen melankoli ve ataleti somutlaştırıyor.
It does not become alienated in images, but it is presented there: the images are the evidence of its existence, the objectivity of its assertion.
Görüntü haline geldiğinde yabancılaşmaz, ama görüntüyle sunulur: Görüntü, varoluşun kanıtı, iddianın nesnelliğidir.
He would have grown increasingly alienated, ended up stabbing the mailman or my manager at the gap.
Giderek yabancılaşarak büyür sonunda ya postacıyı ya da GAPteki müdürümü bıçaklardı.
if you're really that alienated, I'm as willing to exploit it as the next guy, church.
adam gibi cemaat ben de istismar etmeye hazırım. Değil, ama gerçekten o kadar yabancılaştıysan.
I was beaten up, ridiculed, made fun of, and completely alienated because of the way I was born,
Dövüldüm, alay edildim, aşağılandım, ve tamamen dışlandım, çünkü ben böyle doğmuşum,
your girlfriends are unfulfilled and alienated.
kızarkadaşlarınız tatmin olmuyor ve kendini dışlanmış hissediyor.
On the American cinema and the alienated male, well, it was pretty cool.
Yıl önce bu adam, Amerikan sineması ve yabancılaşmış erkeğe dair… kurs vermek için,
This snub alienated Heraclius from his general, and when Shahin and his army managed to break out
Bu küçümsemek, Herakleiosu generalinden uzaklaştırdı ve Şahin ve ordusu yaz başında kaçıp başardığında,
Well, it was pretty cool. So, when this bloke moves to town 15 years ago on the American cinema and the alienated male, Yeah. to guest lecture a course.
Yıl önce bu adam, Amerikan sineması ve yabancılaşmış erkeğe dair… kurs vermek için, akademisyen olarak bu kasabaya taşındığında… şey, açıkçası oldukça havalıydı. Evet.
When this bloke moves to town 15 years ago on the American cinema and the alienated male, Yeah. well, it was pretty cool.
Yıl önce bu adam, Amerikan sineması ve yabancılaşmış erkeğe dair… kurs vermek için, akademisyen olarak bu kasabaya taşındığında… şey,
Sending more and more soldiers south, from the alienated South Vietnamese countryside.
Ve yabancılaştırılmış Güney Vietnam kırsalından daha fazla savaşçı toplayacaktı.
Yeah. well, it was pretty cool. to guest lecture a course on the American cinema and the alienated male, So, when this bloke
Yıl önce bu adam, Amerikan sineması ve yabancılaşmış erkeğe dair… kurs vermek için,
From the alienated South Vietnamese countryside. In the months and years to come,
Ve yabancılaştırılmış Güney Vietnam kırsalından daha fazla savaşçı toplayacaktı.
So when this bloke moves to town 15 years ago on the American cinema and the alienated male, to guest lecture a course well,
Yıl önce bu adam, Amerikan sineması ve yabancılaşmış erkeğe dair… kurs vermek için, akademisyen olarak bu kasabaya taşındığında… şey,
In a similar statement on Saturday, Serbia-Montenegro Defence Minister Boris Tadic told a Montenegrin TV station that he did not know whether the army or"some alienated power centres" were protecting Mladic, but that"We will conduct the widest possible investigation.
Cumartesi günü benzer bir açıklama yapan Sırbistan-Karadağ Savunma Bakanı Boris Tadiç, bir Karadağ televizyonuna yaptığı açıklamada ordunun mu yoksa bazı'' yabancılaşmış güç merkezleri'' nin mi Mladiçi koruduğunu bilmediğini, fakat'' Mümkün olan en geniş soruşturmayı'' yürüteceklerini belirtti.
Fundamental to Marx's idea of meaningful labour is the proposition that in order for a subject to come to terms with its alienated object it must first exert influence upon literal, material objects in the subject's world.
Marxın değeri olan emek düşüncesine temel olan önermesi şudur; bir öznenin yabancılaştığı nesne ile uzlaşabilmesi için ilk olarak nesne öznenin dünyasındaki her türlü maddi ve manevi materyal üzerindeki nüfuzundan kurtulmalıdır.
Results: 54, Time: 0.0682

Top dictionary queries

English - Turkish