GETTING IN TROUBLE in Turkish translation

['getiŋ in 'trʌbl]
['getiŋ in 'trʌbl]
başını belâya sokmayı
belaya bulaşmak
başını derde sokmanı
başımızın derde girmesini
başını derde sokan

Examples of using Getting in trouble in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Always getting in trouble.
Sürekli başınızı derde sokuyorsunuz.
I don't know, getting in trouble?
Bilmiyorum, başının derde girmesi gibi?
She was so afraid of getting in trouble. That's why she burned the car.
Ve o da başımın belaya girmesinden öylesine korktu ki arabayı yaktı.
And… always getting in trouble.
Ve… hep başını derde sokan ben.
Stubborn, unafraid of danger… and… always getting in trouble.
Ve… hep başını derde sokan ben. İnatçı, tehlikeden korkmayan ben..
L-I can't sit down for five minutes without him getting in trouble, can I?
O başını derde sokmadan beş dakika oturamayacağım, değil mi?
For disobeying orders? Well, aren't you afraid of getting in trouble.
Emre karşı geldiğin için başının belaya girmesinden korkmuyor musun?
Aren't you afraid of getting in trouble for disobeying orders?
Emre karşı geldiğin için başının belaya girmesinden korkmuyor musun?
I know you think getting in trouble is cool.
Başınızı belaya sokmanın iyi bir şey olduğunu düşündüğünüzü biliyorum.
So She Doesn't Have To Worry About Me Getting In Trouble.
Başım belaya girdi mi diye endişelenmesine gerek kalmayacak.
You're just more scared of getting in trouble.
Sadece beladan daha çok korkuyorsun.
And that kid cannot go one week without getting in trouble.
Ve bu çocuk bir hafta sorun çıkarmadan duramaz.
It means you're always getting in trouble over a female, Brian.
Senin başın hep bir kadın yüzünden belaya girer demek Brian.
Okay. if I tear everything apart, okay? You're the one getting in trouble.
Her şeyi parçalarsam başı belaya girecek olan sensin, tamam mı?
Okay. You're the one getting in trouble if I tear everything apart, okay?
Her şeyi parçalarsam başı belaya girecek olan sensin, tamam mı?
A socialite, going to parties, getting in trouble, and basically turned it into a phenomenon. I was just like this young girl, and living my life.
Genç bir sosyete kızıydım hayatını yaşayan ve kısaca bunu bir olguya çevirdim. Partilere gidip başını derde sokan.
going to parties, getting in trouble, and basically turned it into a phenomenon.
kısaca bunu bir olguya çevirdim. Partilere gidip başını derde sokan.
Because you're just a kid with a learning disability. You also aren't worried about getting in trouble for it.
Başınız belaya girecek diye de korkmuyorsunuz çünkü öğrenme güçlüğü olan bir öğrencisiniz.
We're lonely and boring and always getting in trouble because we have nothing else better to do.
Biz yalnız, sıkıcıyız ve hep başımızı belaya sokarız çünkü yapacak daha iyi bir şeyimiz yok.
Getting in trouble.
Belaya bulasmak.
Results: 10910, Time: 0.0697

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish